-
276.
0Nâmık Kemâl, Ali Süâvî ve Ziyâ Paşa gibi meşhur isimlerin kalemleri ile dile getirdikleri fikirleri, “Osmanlı Devletine meşrûtiyet idâresinin getirilmesi ve bütün azınlıklara Avrupâî tarzda hak, hürriyet verilmesi” şeklinde özetlenebilir. Bunların sağlanması için aralarında birlik kuramadılar. Çoğu ihtilâl ve kanlı mücâdele istedi, bir kısmı da fikrî mücâdele taraftârı gözüktü. Abdülazîz Hân'ın Fransa ve ingiltere ziyâretleri esnâsında Pâdişâh'tan af diledikten sonra kendisine nâzırlık verilen Mustafa Fâzıl Paşa, maksadına kavuşup aralarından ayrıldı. Pâdişâh'ın bu ziyâretinden sonra Osmanlı Devleti ile dost geçinmek mecbûriyetini hisseden Fransa ve ingiliz hükümetleri, Jön Türklere itibar etmez oldular. Hiçbir devletten destek göremeyen Jön Türkler, bir müddet çeşitli Avrupa şehirlerinde dolaştılar. Bir kısmı istanbul'a dönüp Pâdişâhtan özür dileyerek devlet kademelerinde görev aldılar. Bâzıları da yayıncılık faaliyetlerine devâm ettiler. Birinci Meşrûtiyetin îlânı ile canlanan Jön Türkler (Yeni Osmanlılar Cemiyeti), zararlı faaliyetleri görülünce ikinci Abdülhamit Han tarafından kapatılarak ortadan kayboldu. Böylece Jön Türklerin birinci devre faaliyeti sona erdi.Tümünü Göster
Bundan sonra yurt içinde ve dışında kurdukları birçok dernek ve yayınladıkları sayıları yüze varan dergi ve gazete ile ikinci Abdülhamit Hân'ın şahsında Devlete karşı kesif bir propagandaya girişen Jön Türkler, sıkı bir işbirliği içinde oldukları Fransız ve ingiliz hükümet çevrelerinden destek gördüler. Nitekim 4 Şubat 1902'de Paris'te toplanan Birinci Jön Türk Kongresi Fransız Senatosu üyesi Lafeuvre Contalis'in evinde yapıldı. Bu kongreye Osmanlı Devletinin hâkim olduğu hemen her bölgeden çağrılan delegeler katıldı. Bunlar arasında bulunan her din ve milliyetten insanın ortak vasfı, Osmanlı Devletine karşı olmaktan ibâretti. Bunun dışında aralarında hiçbir bağ ve fikrî birlik bulunmayan bu insanlar, aralarındaki sen-ben çekişmesi sebebiyle kongreyi başarısız bir şekilde sona erdirdiler. Delegeler, Osmanlı Devletinin yıkılması hâriç, başka hiçbir noktada birlik olamadılar.
27-29 Aralık 1907'de yine Paris'te toplanan ikinci Jön Türk Kongresine; ittihat ve Terakki, Prens Sebahattin'in Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet cemiyetleri yanında, Ermeni Taşnaksütyun Komitesi de katıldı. Kendi aralarında birlik olmamasından yakınılan bu kongrede; Osmanlı Devleti aleyhine en ağır ilhamlar yapıldıktan sonra, iran Mebusan Meclisine dostluk telgrafı çekilmesine, Makedonya'daki Rum, Bulgar vs. çetelerinin devlete karşı olan isyânlarının desteklenmesine, diğer gizli cemiyetlerin birleştirilerek ihtilâlci yayınlar yapılmasına karar verildi.
Jön Türklerin uzun yıllar devâm eden faaliyetlerinde ön plânda meşrûtiyet ve hürriyet fikirleri görünüyorsa da her grup ve şahsın ayrı ayrı maksatları vardı. Azınlıklar istiklâl, hiç değilse muhtâriyet kapmak, şahıslar ise şahsî hırs ve arzularını tatmin etmek peşindeydiler. Osmanlı Devletini parçalamak ve yıkmak isteyenler tarafından methedilen Jön Türklerin faaliyetleri ise devletin yıkılışını hızlandıran belli başlı sebeplerden olmuştur. Batı dünyâsı karşısındaki tavırlarının taklitten öteye geçememesi, devlet kademelerinde yer almak, meşhur olmak, hattâ Mithad Paşada olduğu gibi, kendi âilelerini hânedan âilesi yapmak için azınlıklarla, eşkıyâlarla, Rum-Ermeni çeteleri ve Avrupa devletleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemeleri bu faaliyetlerin en acı tarafı olmuştur. Netîce olarak Osmanlı topraklarındaki sulh ve sükûnu, dört bir yandan patlak veren ihtilaller, isyanlar, hükümet darbeleri ve savaşlarla yok etmişler, çıkarılan idâresizlik, kargaşa ve savaşlar ortamı içinde milletin felâketini hazırlamışlardır. Birinci Dünyâ Savaşı Jön Türk faaliyetinin Türkiye'de sonu olmuş, daha önce yaptıkları gibi, yine yurt dışına kaçmışlardır.[1]
başlık yok! burası bom boş!