-
276.
0Coğrafi keşifler, 15. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupalı denizcilerin bilmedikleri bilmedikleri kıtalara ya da coğrafyalara seferler yapmaları ve ulaşmalarına verilen addır. Kolomb’un Amerika’yı, Vasco da Gama’nın Ümit Burnu’nu, Cortes’in Mekgiba’yı, Pizzaro’nun Peru’yu ve Magellan’ın Pasifik’i geçmesi gibi bir çok gelişme, hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok yerinde tarih kitaplarında keşifler olarak anlatılmaktadır. Gerek mantıki gerekse de tarihi olarak bunların birer "keşif" olarak adlandırılması ne kadar doğrudur? Bu sorunun tek bir cevabı var: Hayır bunlar kesinlikle keşif değildir. Keşif, kimsenin bilinmediği bir şeyi ortaya koymak ve çıkarmaktır. Bu bağlamda bir şeyin keşif olabilmesi için onun hiç kimse tarafından bilinmemesi, tanınmaması gerekiyor.Tümünü Göster
Bu aşamada bir soru daha sormak gerekiyor: Avrupalı kâşifler, yaptıkları seferler sonucunda ulaştıkları memleketler, daha önceden başkaları tarafından bilinmiyor muydu? Bu sorunun tek ve basit bir cevabı var: Elbette biliniyordu. Amerika’da Kızılderililer, Mekgiba ve Lâtin Amerika’da Aztek, inka ve Mayalar, Afrika’da bir çok kabile, Hindistan’da Müslümanlar ve Hindular, Malezya ve Endonezya’da Malaylar, Avustralya’da Aborjinler vs. gibi milletler yüzyıllardır bu kara parçalarında yaşamaktaydılar. Belli devletlere ve sistemlere sahiptiler. Yine bu memleketler eskiden beri başka milletler tarafından bilinmekteydi. Bunlar ziyaret edilmekteydiler ve bunlarla ticari münasebetler kurulmaktaydı. Bütün bunlardan haberdar olmayan tek bir kara parçası vardı. Avrupa ve Avrupalılar.[1]
Avrupa’da önce keşif kolları yola çıkıyor, bunu rahipler, askerler ve hazine avcıları izliyordu. Aztek-Maya ve inka uygarlıkları da bu şekilde yok edildiler. Buradan elde edilen paralar, Avrupalıların Müslümanlara karşı verdikleri savaşlarda büyük mâlî destek sağlıyordu. Yeni kaynaklar bulmak için yeni seferler düzenleniyor ve sonuçta sömürgeler hızla artıyordu. Daha sonra batılı yazarlar bu cinayetleri örtbas etmek için katliamı ve yağmayı, coğrafi keşifler gibi ilmi bir temele oturttular. Keşif, aldatmacadan ibaretti. Müslümanlar, oraları çok önceden keşfetmiş ve oralarda devlet kurmuşlardı ve bunları yaparken kimsenin canına kast etmemişlerdi.[2]
Amerika kıtasının Avrupalılardan önce diğer milletler tarafından ve özellikle Müslümanlar tarafından keşfedildiğine dair birçok iddia halk arasında ve
akademisyenler arasında dolaşmakta ve konuyla ilgili bazı çalışmalarda bulunmaktadır.[3]
Cenovalı denizci Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfettiği, Batılıların uydurduğu tarih yalanlarından biridir. Kristof Kolomb, Amerika’yı ilk değil, esasen son keşfedenlerden biridir. Bu olay, Batı’nın, tarihe ben merkezli bakışının, tek yanlı propagandasının ve başka milletler ve uygarlıklardan üstünlük iddiasının/pgibolojisinin çarpık mahsullerindendir.[4]
Kolomb’un Amerika’yı keşfi bir ilk olarak sunulmuş ise de esasında ilk olan keşif değil, bu muazzam kıtanın tamdıbının “sarı ilah”a (altına) kurban edilmesidir. Çünkü Braudel’in de belirttiği gibi açık denizin fethi, ilk kez onlar tarafından gerçekleştirilmemiştir. Esasında, Fenikeliler Vasco de Gama’dan 2000 yıl önce, Firavun’un isteği üzerine Afrika çevresini dolaşma işini başarmışlardı. Yine, irlandalı denizciler Kolomb’dan yüzyıllarca önce, 690’a doğru Feroe adalarını keşfetmişlerdi ve irlandalı keşişler 795’e doğru irlanda’da karaya çıkmışlardır ki, Vikingler burayı 860’a doğru yeniden keşfedeceklerdir. Bir başka keşfin Müslümanlar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Müslüman coğrafyacılar, (Batlamyus’un teorisine karşı olarak), Afrika kıtasının denizden geçilme olanağından söz etmişlerdir. Müslüman denizci ya da gezginlerin sağladıkları bilgiler, her halükârda Hıristiyan dünyasına kadar sızmıştır.[5]
Dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi eski profesörlerinden, ABD Bilim Sanat Akademisi üyesi Prof. Barry Fell’in 1980’de yayımladığı “Saga America” (Efsane Amerika) isimli çalışmasındaki bilgiler gösteriyor ki, Müslümanlar, daha Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden itibaren Amerika’ya ulaşmıştır.
Prof. Barry Fell, Prof. Robert F. Heizer ve Prof. Martin A. Baumhoff’un yaptıkları arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular sonucunda, ABD’nin Nevada, Colorado, New Mexico ve Indiana eyaletlerinde 7. ve 8. yüzyıllarda açılmış Müslüman okulları olduğu; burada islâm’ın ve bilimin, özellikle denizciliğin okutulduğu bir okulun varlığı ortaya çıkmıştır. Batı Amerika’nın el değmemiş bölgelerinde kayalar üzerinde bulunan yazılar, çizimler ve tablolar, Müslümanların o zamanlar ilk ve orta düzeyde bir eğitim sistemini uyguladıklarının kalıntıları durumundadır.[4]
ingiltere’de yayınlanan tarih dergisi History Today, Amerika’nın keşfi hakkında detaylı bir makalede, 15. yüzyılda, Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği söylenen Amerika topraklarının daha önce iskandinav denizciler ve islam âlimleri tarafından bilindiğini yazmıştır.
Şu anda Amerika kıtasında yer alan bazı ülkelerin adlarından hareketle bu iddialar kuvvetlenmektedir. Örneğin Amerika kıtasında koca bir devlet olan Brezilya, aslında Birzala ve Brazil, Müslüman bir berberi aşiretinin adıdır.[2]
"Brazil" kelimesi, etimolojistleri (dil bilginlerini) şaşırtmıştır. Çünkü Brazil kelimesi ne ingilizce, ne Avrupa ve ne de Brezilya (Amerikan) kökenlidir. Müslümanların Okyanuslardaki aramalar dolayısıyla yapmış oldukları seferlerde Kuzey Afrikalı çok ünlü Birzala kabilesi (ya da Benu Birzal) fertlerinden oluşan bir grup burada yerleşti. Bu yer, büyük bir olasılıkla bir adaydı; buraya "Brazil" dediler; sonra da bu isim daha geniş bir alana verildi.
Bir başka Berberi kabilesi olan Beni Huvarey de "Bené Hoaré" adasına adını vermiştir. Yine Berberi kabilesi Beni Marin de Benemarin adasına isim olarak verilmiştir. Etimolojistler, Kızılderililerin dilinde Arapça asıllı kelimelerin bulunduğunu ortaya çıkarmışlardır.[6] Kristof Kolomb da Kızılderili dilinde pek çok Arapça kelime olduğunu söylemektedir.[2]
Amerika’nın ilk keşfini araştıran Müslüman araştırmacılardan Nureddin Durki bir dergiye yazdığı ilmi makalesinde, son yıllarda yapılan ilmi çalışmaların eski tezleri kökten çürüterek Amerika Kıtası’nın Müslümanlar tarafından keşfedildiğini ortaya çıkardığını ileri sürdü. Kristof Kolomb’un eski dünyadan yeni dünyayı ziyaret eden ilk insan olmadığını, bundan dolayı kendisine Amerika’nın kâşifi unvanı verilemeyeceğini belirtti. Amerikalı Dr. Bary’nin ilmî bulgularına dikkat çeken Nureddin Durki, araştırmaların Kolomb’dan yüzlerce yıl önce eski kıtadan Amerika’ya gidenlerin varlığını ortaya serdiğini kaydetti. Bu araştırmalar Amerika’ya ilk gidenlerin içinde Müslümanların da bulunduğunu doğruluyor. Amerika’ya giden ilk Müslümanların burada anıt eserler ve yazılar bıraktıkları belirtiliyor.
Durki yazdığı makalede şu önemli soruya cevap aradı: "Müslüman Araplar Kolomb’dan önce ABD’yi ziyaret ettiler mi?" Bu soruya cevabı Durki şöyle veriyor:
başlık yok! burası bom boş!