0
Bu bakımdan Tanrıça Afrodit olarak adının devam etmiş olması doğaldır. Ayrıca, Afrodit sudan veya bir deniz kabuğundan çıkan genç bir kadın olarak resmedilir. Bunun nedeni de Mısır ile Yunan ülkesi arasında Akdeniz'in bulunuşu ve Afrodit'in deniz aşırı bir seyahat yapıp gelmiş olduğudur. Ayrıca Afrodit adını Afro-diti şeklinde ayırırsak Afrika kökenli bir tanrıça olduğu ortaya çıkar.[5]
Akhenaten yine en sadık olduğunu düşündüğü rahibi tarafından zehirlenerek öldürülür. zaten onun ölümünden sonra çok kısa bir süre Smenkhare adlı gizemli biri krallık yapmış ve yine gizemli bir şekilde kaybolmuştur.[3]
Akhenaton, yaklaşık 15 yıl tahtta kalmıştır. Ölümünün ardından kurduğu din çökmüştür. Akhenaton'un şehri yerle bir edilmiş ve lanetli firavun olarak anılmıştır.[2]
Akhenaton Mısır'ın yerleşik tüm inanç ve tanrı sistemin yıkarak, tek tanrı Aton'u resmî tanrı yapmıştır. bu uygulama ile tam bir radikallik örneği sergileyen firavun ölümünden sonra tüm kaynaklardan çıkartılmış, hiyerogliflerden silinmiştir.[1]
El-Amarna
El Amarna Dönemi
Burası yeni dinin yaşanacağı ve Teb'deki düşmanlardan uzak bir sığınak olarak tasarlanmıştı. Bu şehir, tarihteki ilk planlı yerleşimlerden biridir. Binalar, tapınaklar ve yollarıyla tamamen güneş tanrı Aton'a tapmak için tasarlanmıştır. Amarna'nın tamamlanmasına yakın Kral ve eşi Nefertiti, şehre yerleştiler. Bu arada Mısır büyük bir istikrarsızlığa düşmüştü. Bu dönemde sanatta da yenilikler olmuştur: firavun resimleri eskisi gibi tanrısal bir durağanlıkla değil, daha çok gerçekçi şekilde çiziliyordu. Bir bakıma sanatın dinden ayrılmasını Akhenaton başlatmıştır. Firavun geleneksel sahneler dışında, yemek yerken, karısını öperken, bir törene başkanlık ederken de çizilebiliyordu. Uzun boyunlu, göbekli resmedilen Firavunun resimleri oldukça ilginçtir. Uzun boyunlu beden yapısı, bu dönemdeki diğer eserlerde de sık sık kullanılmıştır.[2]
Ön-Türk toplumlarının Asya'dan dünyanın dört bir yanına yayıldıklarını kanıtlayan birçok gösterge vardır. Onlar Tanrı'nın görüntüsü olarak kabul ettikleri güneşe özel bir değer verdiklerini biliyoruz. “Tolu” adı verdikleri bir kap ile yemin ettiklerini gördük. Bu yemin onların adil ve dürüst bir yönetici olacaklarına dair verdikleri bir söz idi. Toplumu yönetirlerken de çeşitli fırsatlarda törenler düzenlenir , kadeh kaldırılır ve tolu içilirdi. Ön-Türklerin bu geleneğini, kısa süre de olsa, kadim mısırda yeniden canlandırmak için uğraşmış bir firavundan söz etmek istiyorum. Babası tarafından kendisine verilen isim Tutmose IV olmasına rağmen tahta çıkar çıkmaz adını Akhenaton olarak değiştirdi. Yönetimi M.Ö. 1379 ile 1362 yılları arasında sadece 17 yıl sürmüştür. Fakat bu kısa süre içinde Mısır dininde büyük reformlar yapmıştır.
Tahta çıkar çıkmaz çok tanrılı dini yasaklayıp tek tanrı dinini savundu ve güneş olarak görüntülenen tek tanrıya “Aton” adını verdi. Şu halde Akhenaton adını KHN-Aton olarak okuyabiliriz. Çünkü sadece sessiz harflerle yazılmış olduğunu biliyoruz. Fakat seslendirilişi doğru olmayabilir (Bkz. K harfinin gelişimi başlıklı yazım). KHN sessiz harfleri OKH-iN şeklinde seslendirilirse, Akhenaton adı OKH-iN-ATA-ON “On atadan inen Okh” şeklinde anlam kazanır. Bu isimde “in” sözü ile aynı sülaleden, nesilden inen kast edilmektedir. ingilizce “descendant” de “sülaleden gelen” anlamında kullanılır ve “descend” (inmek) sözü ile ilişkilidir. Dikkat ederseniz, kök sözcüklerin yerini değiştirmeden sadece tersten, sağdan sola, doğru okudum. Mısır ve halen Arap yazısı da aynen Ön-Türk yazısı gibi sağdan sola doğru yazılırdı.
Resimde solda görülen kabartma Akhenaton dönemine aittir ve önde Akhenaton, arkada karısı kraliçe Nefertiti görülmektedir. Her ikisi de ellerinde tuttukları kadehleri güneşe doğru yükseltiyorlar. Güneşten inen ışınlar ise onları kutsarken sadece iki ışın, biri firavuna diğeri ise eşine birer Ankh (ON-OKH) indiriyor. Bu resimle ifade edilmek istenen şudur: Yönetici kral ve eşi tek tanrı olan güneşe saygı işareti olarak kadeh kaldırıyorlar. Güneş olan tanrı ON ise onları kutsuyor ve onlara birer ON-OKH indiriyor. Böylece yönetici ve eşi tanrısal özellikler kazanarak tanrı ON ile bütünleşmiş oluyorlar. Bu yorum ile Ankh işaretinin de güneş ile ilgili olduğunu şüphe zütürmez bir şekilde kanıtlamış oluyorum. Çünkü, güneşten kopmak üzere olan ayrı bir Onokh da çizilmiş olduğunu görmekteyiz. Akhenaton yeni olan tek tanrı dinini geliştirmek için Akhetaton, şehrini kurdu.Bu şehir daha sonraları tümüyle yerle bir edilip taşları dağıtılmıştır. Bugün sadece adı kalmış durumdadır. Nedeni ise o dönemde hala çok tanrılı din hüküm sürüyordu ve Okhinataon “tek tanrı” fikrini yaymak peşinde idi. Bu şehri kurduktan iki yıl sonra baş şehir olarak ilan etti ve ailesi ile birlikte oraya taşındı.
Güneş dini tapınmaları Akhetaton'da açık havada ve güneş altında yapılmaya başlandı. Tanrı Aton veya ATA-ON öğretisinde bütün canlılara saygı ve doğa sevgisi öncelik taşıdı. Resimler ve kabartmalar daha yumuşak ve sevecen görüntüler yansıtmaya başladılar. Fakat, Akhenaton'dan sonra gelen firavun tekrar eski inanca, çok tanrılı dine geri döndüler. Böylece tek tanrı inancı kadim Mısır kültüründe sadece 17 yıl sürdü. Okhinataon'un eşi Nefertiti bir Nubia (Kuş) prensesi idi. Babasının adı AY idi. Bu isim de bir Ön-Türk kök sözcüğü olup, o dönemde bile dünyanın uydusu olan ay anldıbını taşıyordu. Nefertiti bir KUŞ prensesi olarak güneş kültünü zaten aileden biliyordu ve yeni Aton tanrının doğuşunda eşini etkilemiş dahi olabilir (Bkz. Kuş figürleri başlıklı yazım). Yönetici olabilmek için kadeh kaldırarak yemin etmenin bir Türk geleneği olduğunu biliyoruz. Resimde sağda görülen Türk heykelinde yönetici kişi sağ elinde kadeh (tolu) tutmaktadır. Başındaki başlığın şekline bakarsak ne derece Akhenaton'un başlığına benzediğini de görürüz. Zaten Akhenaton'un başlık şekli tüm güney Mısır firavunlarına ait olup kuzey Mısır başlığından farklıdır. [6]
Tümünü Göster