-
201.
0Son bulgular, Eski Mısır'da krallara öte dünyaya yapacakları yolculukta eşlik etmeleri amacıyla insan kurban edildiğine işaret ediyor.Tümünü Göster
Kral Aha (“savaşçı”, Nil'in savaş halindeki iki krallığını birleştirmeye veya başkent Memphis'i inşa etmeye çalışırken ölmemişti. Bir efsaneye göre, birleşik Mısır'ın ilk hükümdarı 62 yıl süren saltanatının ardından bir av kazasında yaşdıbını yitirmiş; kızgın bir suaygırının ayakları altında ezilerek hiç de efsanevi olmayan bir şekilde ölüme gitmişti ve ölüm haberi çalışanlarına farklı, özel bir korku salmıştı. Birçoğu için, krala yaşamında hizmet etme onuru, sonunun ne olacağı daha da belirsiz bir ayrıcalık olan, ölümünde hizmet etme yolunu da açacaktı.
Aha'nın gömüleceği gün, görkemli bir cenaze alayı, Mısır'ın ilk krallarının hânedân mezarlığı olan Abydos'un kutsal alanları arasından ilerledi. Rahiplerin öncülük ettiği cenaze alayında; kraliyet ailesi, vezir, haznedar, yöneticiler, ticaret ve vergi memurları ve Aha'nın ardılı Djer de yer alıyordu. Alay, kent kapılarının hemen ardında, açık bir meydanı çevreleyen heybetli kerbin duvarlara sahip anıtsal bir alanın önünde durdu. Duvarların çevrelediği bu alanda rahipler, tütsünün oluşturduğu bir bulut denizi arasından Aha'nın ölümsüzlüğünü sağlamak için gizli ritüeller yapacakları küçük bir tapınağa doğru ağır ağır ilerlediler.
Dışarıda, alanı kuşatan duvarların çevresinde, altı açık mezar yer alıyordu. Gerçekleşen son kendini adama –veya zorla adatmada– altı kişi zehirlenmiş ve öte dünyaya zütürmeleri amacıyla yiyecek ve şarapla gömülmüşlerdi. Aralarından biri, belki de kralın sevgili kızı veya oğlu, fildişi bilezikler ve değerli küçük taşlardan boncuklarla cömertçe süslenmiş olan, yalnızca dört– beş yaşlarında, bir çocuktu.
Alay daha sonra, kumulları aştı ve mezarlığa ulaşmak için batan güneşe doğru yürüdü. Aha'nın üç odalı mezarı, sonsuzlukta bolluk içinde yaşayabilmesi için erzakla doldurulmuştu. Her biri Aha'nın resmi mührünü taşıyan iri öküz eti parçaları, yeni öldürülmüş su kuşları, somunlarca ekmek, peynir, kuru incir, kaplarca bira ve düzinelerce şarap testisi vardı.
Mezarının yanında üç düzgün sıra halinde uzanan 30'un üzerinde gömü daha yer alıyordu. Törenler doruk noktasına ulaştığında birkaç aslan öldürülüp ayrı bir çukura gömüldü. Aha'nın cansız bedeni tuğlalarla inşa edilmiş mezar odasına doğru indirilirken, sadık maiyeti ve hizmetkârlarından oluşan seçkin bir grup da zehir içerek krallarına öte dünyaya yolculuğunda eşlik etti.
M.Ö. 2900'de bir firavunun cenaze töreni gerçekten bu şekilde mi yapılıyordu? Uzmanlara göre bu, akla uygun bir senaryo. Arkeologlar yüzyılı aşkın bir süredir Abydos'ta kumları eleyerek araştırmalarını sürdürüyor.
Şimdiyse Mısırlıların gerçekten insan kurban etme ritüelleri olduğuna ilişkin güçlü kanıtlar buldular ve bu kanıtlar, antik dünyanın en büyük uygarlıklarından birine yeni bir ışık tutuyor.
Abydos, Seti Temple
ilk Firavunun Son Töreni
Önceleri her Mısır hükümdarı iki bölümlü bir mezar kompleksi hazırlatırdı: Bir tören alanı ve Batı Çölü'nün daha içlerinde, "ölüler diyarı"nda bir mezar. Yakın dönemde Abydos'ta yapılan kazılarda, I. Hanedan'ın ilk kralı Aha'nın kerbin tuğladan yapılmış, 5000 yıllık tören alanı ortaya çıkarıldı. Olasılıkla kraliyet gömü töreniyle bağlantılı olarak zehirlenen altı kişi, tören alanı duvarının hemen dışına gömülmüştü. Kazının başkan yardımcısı Matthew Adams, "Firavun kendi maiyetindekilerin yaşamları hakkında karar verebiliyordu," diyor. "Öte dünyada kendisine hizmet etmek üzere seçtiği veya gerek duyduğu kişileri beraberinde zütürme gücüne sahipti."
başlık yok! burası bom boş!