-
51.
0islam Tasavvurunda ve Halk inanışlarında Ölüleri DiriltmeTümünü Göster
Hz. muhafazid’in ölüleri diriltmesi meselesi, halk tasavvurunda Hz. muhafazid’e atfedilen mucizevi üstünlüklerdendir. Bu anlayışa göre Hz. muhafazid de anne ve babasını hatta amcası Ebû Tâlîb’i dirilterek iman etmelerini sağladıktan sonra onlar tekrar ahirete intikal etmişlerdir. Ayrıca Hz. muhafazid, bir bedevinin kızını diriltir. Dirilttiği kız da onun nübüvvetine (peygamberliğine) şehadet (şahitlik) etmiştir.[12]
Rivayete göre Cabir bin Abdullah, Hz. muhafazid ve sahabelerinden bazılarını evine davet eder. Ziyafet için bir koyun (veya deve) keser ve zevcesine: “Ben, bir miktar odun alıp geleyim.” der ve evden ayrılır. Cabir’in iki küçük oğlu vardır. Büyük olan oğlu küçük oğlana; “Babamın koyunu nasıl boğazladığını gel sana göstereyim.” der. O da: “Peki göster.” der. Büyük oğlan, küçüğün elini ayağını bağlar ve elindeki bıçağı küçüğün boğazına çalıp, başını gövdesinden ayırır. O dehşet verici durumu gören anne feryat edince, oğlan korkusundan dama kaçar. Kadın da peşinden gidince, oğlan korkudan kendini damdan atar ve o da ölür.
Kadıncağız, Hz. muhafazid'in o olay sebebiyle üzülüp yemek yemeği terk edebileceğini düşünerek bu olayı sinesine çekerek sabır eder ve iki ölüyü de odaya koyup, üzerlerini örterek yemeği pişirmeye koyulur. Yemek ortaya gelince, Cebrail gelir ve “Ey Allah’ın Resulü, Allah, bu yemeği Cabir’in çocukları ile birlikte yemeni emrediyor.” der. Hz. muhafazid, Cabir’e: “Ey Cabir, çocuklarını çağır gelsinler yemeği onlarla birlikte yiyelim.” der. O da hanımına oğullarını sorar. Cabir’in Hanımı: “Burada yoklar.” der. Cabir’de Resûlullah’a: “Ey Allah’ın Resûlü, çocuklar burada yoklarmış.” der. Resûlullah, tekrar emreder. Bunun üzerine Cabir de hanımını sıkıştırır. Cabir’in hanımı, çaresiz durumu kocasına anlatır. Cabir, çocuklarının durumu görünce şaşar kalır ve hanımıyla birlikte ağlamaya başlarlar. Resûlullah, bu vahim durumdan haberdar olup çok mahzun olur. Bunun üzerine Cebrail gelir: “Ey Allah’ın Resûlü, Allah, sana emir ediyor ki, onları çağır. Sen dua edeceksin bizler de “âmin” diyeceğiz Alemlerin Rabbi, o çocukları tekrar diriltecektir.” der. Resûlullah, bunun üzerine dua Rabbine dua eder, Cebrail ve oradakiler de “âmin” derler. Allah da oğlanların ikisini diriltir ve Hz. muhafazid, çocuklar ve Ashâbı ile birlikte yemeklerini yerler.[13]
Hasan Basrî anlatıyor: Bir adam, Resûlullah'ın yanına gelerek ağlayıp sızladı ve şöyle dedi: "Benim küçük bir kızım vardı. Şu yakın derede öldü, oraya attım." Resûlullah, ona acıdı. Ona dedi: "Gel, oraya gideceğiz." Gittiler. Resûlullah, o ölmüş kızı çağırdı, "Yâ fülâne!" dedi. Birden, o ölmüş kız "Lebbeyk ve sa'deyk!" dedi. Resûlullah, sordu: "Tekrar peder ve validenin yanına gelmeyi arzu eder misin?" Kız, cevap verdi: "Yok, ben onlardan daha hayırlısını, seni buldum." [14]
imam-ı Beyhakî ve imam-ı ibni Adiyy gibi imamlar, Enes ibni Mâlik'ten haber veriyorlar ki, ihtiyar bir kadının bir tek oğlu vardı, birden vefat etti. O saliha kadın, çok müteessir oldu. Dedi ki: "Yâ Rab! Senin rızan için, Resûlünün biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlâtçığımı, o Resûl'ün hürmetine bağışla." Enes ibni Malik diyor ki: "O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi." [15]
imam-ı Taberanî ve Ebu Nuaym, Delâil-i Nübüvvet'te, Numan ibni Beşir'den haber veriyorlar ki: Zeyd ibni Hârice, çarşı içinde birden düşüp vefat etti. Eve getirdik. Akşam ve yatsı arasında, etrafında kadınlar ağlarken, birden "Ensıtû, ensıtû" (Susunuz, susunuz!) dedi. Sonra, fasih bir lisanla, "muhafazidün Resulullah; esselâmü aleyke yâ Resulallah" diyerek bir miktar konuştu. Sonra baktık ki, cansız, vefat etmiş.[16]
Halk tasavvurunda ölüleri diriltme özelliği sadece Hz. muhafazid'le sınırlı kalmayarak kimi islâm büyüklerine de atfedilmiştir. Mesela Hıristiyanlar, iman etmek için Hz. Ali’den Hz. isa gibi ölüleri diriltme mucizesi talep ettiklerinde, Hz. Ali de, yeni ölen Hayberî’nin yanma gelerek “Kum biiznillâh” (Allah'ın izniyle ayağa kalk!) sözünü söyler. Hayberî de “Lebbeyk” diyerek kalkar ve iman eder.
Kanaatimizce bu tür bir tasavvurun oluşmasında Kitâb-ı Mukaddes’in etkisi olabilir. Çünkü I. Krallar, 17:l7-23’te ilya peygamber, bir çocuğu diriltmiştir. Yine II. Krallar, 4:32-37’de Elişa peygamber, bir kadının ölü çocuğunu diriltmiştir. Ayrıca Hz. Ísa’ya atfedilen mucizelerde de Hz. isa’nın ölüleri diriltmesi vardır. Gerek Kurân ve gerekse Kitâb-ı Mukaddes'te bu husus anlatılmaktadır. Muhtemelen bu olaylar, Hz. muhafazid’e uyarlanmış olabilir.[12]
islâmî kaynaklarda, Kıyamet alametlerinden biri olan Deccal'in vasıfları anlatılırken, onun ölüleri diriltme özelliğine sahip bir kişi olduğu hususu, kendisine tapmayı reddeden bir genci kılıçla ikiye bölüp öldürdükten sonra tekrar diriltmesiyle verilmiştir.[17]
Türklerin eski inançlarına göre, insan vücudunun bazı parçaları özel güçlere sahiptir. Bu tür güçleri olan beden parçaları arasında insanın kemikleri yer almaktadır. Şamanizm konusunu inceleyen araştırmacılar, kemiklerden diriltme inancından söz etmektedirler.[18] Roux’nun Türklerin ve Moğolların Eski Dini adlı kitabında yer verdiği açıklamasına göre “kemikler, Şamanizm’in temel kavrdıbını oluşturan tekrar doğuşa olanak verdiğinden, ölünün yeryüzündeki devamlılığını ve kişiyi atalarına ve gelecek kuşaklara bağlaması dolayısıyla niteliği görünen bir güçle donatılmıştır.” [19]
Mitolojide Ölüleri Diriltme
ibis kuşu, daha doğrusu "Toth'un kitabı" ile ilgili ilk bilgi 1868'de Paris'te çözümlenip yayımlanan Turis papirüsünde ortaya çıktı. Eski Mısır inanışına göre Toth kitabı, insana sonsuz güçler sağlamaktaydı. Papirüse göre, firavunu ve danışmanlarını büyü yoluyla ya da balmumu heykeller aracılığı ile yok etme bilgisini Toth kitabından öğrenen asiler, az daha başarılı oluyorlardı. Firavun, bunun üzerine kitabı yaktırdı. Daha sonra, II. Ramses'in oğlu Khaunas'ın, kitabın bir eşini ya da kopyasını ele geçirdiği biliniyor. Bilindiği kadarıyla firavun, Toth'un bizzat yazdığı nüshaya sahipti. Belgeler, kitaptaki bilgiler sayesinde Güneş'in gücünün kullanılacağını, yeryüzü, deniz ve gökcisimlerinin kontrol edilebileceğini anlatıyordu. Ayrıca hayvanların birbirleriyle anlaştıkları sezgisel dil de öğretiliyordu.
Toth kitabının bilgileriyle ölüleri diriltmek mümkün olabiliyordu. Bu tür bilgiler içeren bir kitap gerçekten tehlikeliydi, üstelik kötü amaçlı birinin eline geçmişse ... Bir diğer bilgiye göre Toth, kitabını kendi eliyle yakmış. Böylece kötülüğü uzaklaştırdığına inanıyordu.[20]
Justin Martyr’in "ilk Savunma" (First Apology) adlı eserinden öğrendiğimize göre, bu şekil mucizeler gerçekleştirmek zamanının Yunan düşüncesinde de yaygındı. Yunan Tanrısı Perseus, Tanrı Zeus tarafından bakire bir anneye ilka edilmiştir. Perseus’un da sakatları, felçlileri, doğuştan körleri iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi
yaygındır.[21]
Benzer şekilde Asklepios, Yunan mitolojisinde Apollon'un oğlu, sağlık ve hekimlik tanrısıdır. Ölecek olan hastaları iyi edip tanrılara karşı geldiği için Zeus tarafından öldürülmüştür. Asklepios, Apollon ile Koronis adlı ölümlü bir kadının oğludur. Söylentiye göre, Argonaut'ların "altın post"u elde etmek için Kolkhis'te yaptıkları sefere katılan Asklepios, dönüşünde ölüleri diriltme yolunu buldu. Tanrıça Athena, Gorgona'nın başında yılanlar bulunan bir canavar Medusa gibi sağ böğründen çekilmiş biraz kanı Asklepios'a vermişti. bu kan iyi kullanıldığında mucizeler yaratabiliyordu.[22]
Yine hakkında yazılanlara göre Gorgo’nun sağ taraf damarlarından zehirli kan, sol taraf damarlarından ise şifalı kan alınmış. işte bu şifalı kan, ölüleri diriltmekte kullanılmış. Hatta dirilttiği kişiler arasında Kapaneus, Lykurgos, Minos’un oğlu Glaukos ve Theseus’un oğlu Hippolytos varmış.[23]
Asklepios efsanesine Anadolu'da yapılan bir katkı da şudur (aynı hikâye Lokman Hekim içinde anlatılır); Zeus Asklepios'u yıldırımıyla öldürünce bu sırada hekimin yazmakta olduğu reçete oradaki bir otun üzerine düşmüş, yağan yağmurla kâğıttaki yazı toprağa karışarak her derde deva sarımsak meydana gelmiştir.[24]
başlık yok! burası bom boş!