-
26.
0Hıristiyanlık'ta SünnetTümünü Göster
Hz. Yahya ve Hz. isa, doğumlarını takip eden sekizinci gün [53] ebeveynleri tarafından sünnet ettirilmişlerdir. Pavlos, iman için sünnetin şart olmadığını ileri sürdüğünden [54] Hıristiyanlaşan Romalılar sünnet olmamışlardır. Yahudiliği seçen Romalılar ise Jüstinyen’in doktorları tarafından sünnet edilmişlerdir.[55][56]
Pavlos, Hıristiyanlığın Putperestler arasında yayılabilmesini kolaylaştırmak için, yeni dine girenlerin Yahudi şeriatine (yasasına) uymayabileceğini düşünmüş ve sünnet gibi, onlara zor gelebilecek bazı dini yükümlülüklerden onları muaf tutmuştur. işte Pavlos tarafından verilen dini içerikli tavizler, yeni Hıristiyan olanların, Yahudi şeriatına uyup uymama veya hangilerine ne kadar uyacakları konusunda tartışmaların başlamasına sebep olmuştur. Bu anlaşmazlığın giderilmesi için Pavlos, Kudüs'e gelmiş ve orada, 49-50 yıllarında "Havariler Konsülü" adıyla anılan konsülü toplamıştır. Havariler konsülünden sonra, Hıristiyanlar arasında iki grup ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi Pavlos'un görüşlerinin hakim olduğu grup, diğeri de "Yahudi-Hıristiyanlar" grubu olmuştur. Bu husus, Pavlos'un Galatyalılara yazdığı mektupta, Petrus'a "sünnetlilik incil"i, kendisine de "sünnetsizlik incili" verildiğinden bahsetmesinden de anlaşılmaktadır.[57]
M.S. 49-50’deKudüs’te yapılan toplantıda [58] Petrus, Barnaba ve Pavlos konuşmalar yapmışlardır. Toplantı sonunda, kurtuluş için tanrısal hukuka bağlı olmanın gerekli olmadığına- dolayısıyla tanrısal hukukun bir parçası olan sünnetin de şart olmadığına ve diğer uluslardan (Gentilelerden) dine yeni girenlere zorluk çıkartılmaması konusunda anlaşmaya varılmıştır.[59]Yakup, Petrus, Pavlos ve Barnaba’nın katılımıyla gerçekleşen bu konsül sonrası [60], Antakya’daki cemaate; bu tür tartışmaları yapanları tanımadıklarını ve onları “akıl karıştırıcılar” [61] olarak gördüklerini belirten bir mektup göndermişlerdir.[62][63]
Pavlos, Petrus Antakya’ya geldiği zaman, onu açıkça suçlar. Yakup’un yanından bazı adamlar gelmeden önce Petrus'un diğer uluslardan olan adamlarla birlikte yemek yediğini ama o adamlar gelince sünnet yanlılarından korkarak sünnetsizlerden uzaklaştığını, onlarla yemek yemez olduğunu” anlatarak Petrus’u ikiyüzlülükle itham eder ve onun adını kullanır.[64][56]
Oysa Pavlos’un Yahudi kökeniyle yakından ilişkili olan ibranice Saul ismi, büyük ihtimalle israiloğulları tarihindeki meşhur kral Saul’un isminden hareketle ve sünneti sırasında kendisine verilmiştir. Resullerin işleri’nde Pavlos, kendi doğum yeri olarak, “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaşıyım” [65] ve “Ben Yahudi'yim. Kilikya’nın Tarsus kentinde doğdum”, diyerek Tarsuslu olduğunu söyler. Soyu hakkında ise “Doğumumun sekizinci günü sünnet oldum. israil soyundan, Benjamin oymağından, özbeöz ibrani'yim. Kutsal yasaya bağlılık derseniz Ferisi’ydim” der.[66][56]
Pavlos’a göre sünnet, Cumartesi gününe riayet, Tapınağı tazim artık yürürlükten kalkmıştı, hatta Yahudiler için de durum böyleydi. Hıristiyanlık, putperestlere açılmak amacıyla, Yahudiliğe olan siyasi-dini bağımlılığından kurtulmalıydı.[67] Onun hangi sebeplerle Eski Ahit’in çok önemli bir emri olan “sünnet”e karşı çıktığını anlamak zordur. Pavlos, bir taraftan sünnetin yararlı olduğunu söylemesine [68] rağmen, diğer taraftan da gereksizliğini savunmasını Galatyalılara Mektubu’nda şöyle yazmaktadır: “Sünnet edilen her adamı bir daha uyarıyorum, Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmek zorundadır.” [69] Bunun; Pavlos'un, Hıristiyanları şekilcilikten uzaklaştırıp, isa’ya iman etmelerini her şeyden üstün görmelerini idrak ettirmek olduğunu farz etsek bile, bu hususta isa ile sorunları bulunmayan havariler ve Kudüs cemaati ile muhalefetini açıklamak yine zordur.[56]
Günümüz Hıristiyanlığına göre de Tanrı gözünde çocukları sünnet ettirmek veya ettirmemek arasında bir fark yoktur. Bunda zarar olmadığı gibi yarar da yoktur, tabi doktorların bunu önerdiği kimi tıbbi durumlar hariç. israiloğulları’na, oğullarını sünnet etme emri verilmiştir [70] ancak Yeni Ahit’te Hıristiyanların böyle bir zorunluluğu olmadığı açıkça belirtilmiştir.[71] Yahudiler arasında doğan Hıristiyanlık inanışında da sünnet önceleri tartışma konusu olmuş, ancak havarilerin ve özellikle de Paul'un "gereksiz" olarak görmesi nedeniyle dini bir gereklilik halini almamıştır. Ne var ki Mısır'daki Kıpti topluluğu gibi Afrika'daki bazı Hıristiyan gruplar hem kadın hem erkek sünnetini, ABD'deki bazı Protestan mezhepler ve Filipinler'deki Katolikler ise erkek sünnetini dinen gerekli olarak kabul ederler.[15]
başlık yok! burası bom boş!