+36
-2
Dünyada ilk insanların huzur ve mutluluk dolu bir şekilde yaşadıkları ve Türklerin ataları oldukları, dünyadaki medeniyetlerin buradan geldiği, Tevrat'ta "Gen Adn" ve Kurân-ı Kerîm'de "Cennet-i Adn" (Adn Cenneti)olarak geçen, 18.000.000 kilometre² toprakları olan, 11500 yıl önce 64.000.000 nüfusu ile yirmi dört saatte battığına inanılan Atlantisvârî bir uygarlık: MU kıtası.
ilk yüksek medeniyet, ilk dil, ilk tek tanrılı din ve günümüz ilim ve fen uygulamaları, 70000 bin yıl önce Mu kıtasından MAYA ismiyle çıktığı rivayet edilmektedir. Öyle ki Asya'da Uygur, Hindistan'da Naga-maya, Fırat deltasında Akkad, Mezopotomya'da Sümer, Kızıldeniz'in batısında Etiyopya'da Tamil adını almış kavimlerin Mu kıtasının çocukları olduğu söylenir.
Mu adını kullanan ilk araştırmacı, Albay James Churcward'dır. Albay, 1868 yılında Hindistan'da ortaya çıkan kıtlık döneminde gönüllü olarak ingiliz devleti tarafından Himalaya bölgesinde yardım faaliyetlerinde bulunmak için gönderilmiştir. Bölgedeki Ayhodya manastırının başrahibi Riçi, özellikle eski medeniyetler üzerinde bilgili bir kişiydi. Albay, Riçi'nin güvenini kazanarak kendisini akşam yemeğine davet ettirmeyi başarır. Bu esnada odada bulunan bir sürü evrak ve tabletler, albayın ilgisini çeker. Bunların ne olduğunu sorduğunda; Riçi, ona bunların Pasifik denizinde yüzyıllarca önce yaşamış MU adında bir kıtanın tarihini yazdığını söyler. Merakı iyice artan albay, konuyla ilgili Riçi'nin izahatlarını dinledikten sonra manastırda 12 yıl kalarak MU dilini Riçi'den öğrenir ve manastırda bulunan binlerce belge ve tableti okumaya başlar.
Bu manastırdaki belgeler bitince; albay, Riçi'nin de isteğiyle Tibet bölgesindeki tüm manastırlarda MU ile ilgili belgeleri aramaya başlar. Ural, Orta Asya, Tibet, Lena Nehri ve çevresini gezdikten sonra Mayalar'a ait yaklaşık 2400 adet tableti Mekgiba'da inceler. Mısır'da araştırmalarda bulunur. Sonunda 50 yıllık bir araştırmadan sonra 4 ciltlik bir eser hazırlar. Bunlar;
1- MU'nun Çocukları
2- Kaybolmuş Mu Kıtası
3- Mu'nun Mukaddes Eserleri
4- Mu'nun Kozmik Kuvvetleri
Bu eserleri 1931-1933 yıllarında yazmıştır. Albayın üzerinde çalıştığı tabletleri "Makal" adında bir Mu rahibinin getirdiği söylenir.
Albay, Pasifik'te Mu'nun olduğu bölgede bulunan Tonga, Fici, Markiz, Marşal, East Izland gibi adaları da gezmiştir. Albay, eserinde Türklerin soyca büyük kardeşleri olan Uygurlarla Sümer ve Akadların ilk yurtlarının bilindiği üzere Orta Asya olmayıp, bunların Mu kıtasından gelerek önce Doğu Asya kıyılarına, oradan Orta Asya, Tonkin ve Birmanya yoluyla Hindistan'a ve oradan da Basra Körfezi'yle Akad, Mezopotomya ve Hindistan çevrelerine yayıldıklarını söyler. Hatta bir kısmının Mısır'a ve Uygurlar tarafından bir kısmının da Yunan medeniyetine gidip Mu'nun yüksek medeniyetini tüm Avrupa'ya yaydığını söyler. Aslında insanlığı ilk olarak Mu medeniyeti aydınlatmış ve "güneş dini"yle ahlâkî ve vicdânî olarak yükseltmiştir.
Özellikle Pasifik Adaları, jeolojik incelemelere göre tarih öncesi devirlere ait birçok yazılı taş eseri barındırmaktadır. Bu da bize Mu kıtasının varlığı hakkında ipucu vermektedir. Ayrıca bulunan eser ve resimlerde görülmektedir ki; Mu inanışında insan, rûhunu Tanrı'dan almıştır. Bu da günümüz birçok inanışının temelinde bulunmaktadır. Ayrıca Mu armasında 8 köşeli bir yıldız içerisinde haç şekli görülmektedir. Bu da kainatta var olan 4 kuvvetin sembolüdür. MU kıtasında güneş, "KiN" olarak adlandırılıyordu. Bu da bize günümüz Türkçesindeki "gün" kelimesini çağrıştırmaktadır. Mu kıtasının sembolü olan güneşi; Japon, iran, Arjantin, Uruguay gibi birçok devlet de kullanmaktadır.
Albay, ayrıca Japonların kendi kültürlerinde de aslında buraya başka bir medeniyetten geldiklerini belirttiklerini, bunun da Pasifik'teki Mu kıtası olduğunu belirtir. israil bayrağındaki yıldız ve Amerikan dolarındaki üçgen içindeki göz-güneş şeklinin de Mu'dan geldiği iddia edilen tabletlerde bulunmaktadır. Özellikle haç şekilleri, isa'dan binlerce yıl önce, özellikle Mekgiba'da Oahaka kabilelerin de ve Maya kültünde mezarlarda kullanılan bir simgedir. Mu tabletlerinde de "gamalı haç" gibi birçok örnekler mevcuttur.
Pasifik Denizi'ndeki Arorai Adası'ndaki yerlilerin amblemi de Mu amblemidir. Bu şekil, aynı zamanda Markiz Adalar'ında da kullanılmaktadır. Özellikle Uygurların kullandığı semboller ve dini inanışlar (tek tanrılı din), bulunan Mu tabletlerindeki yazılara resimlere çok benzemektedir. Ayrıca kullanılan dilde birçok benzerlikler bulunmaktadır. Bu nedenle Mustafa Kemal ATATÜRK, Mu kıtasının araştırılmasını istemiş ve bu araştırmalardan esinlenerek "Güneş-Dil Teorisi"ni ortaya koymuştur.
Her ne kadar yapılan araştırmalar, ortaya çıkarılan obje ve yazıtlar böyle bir adanın varlığına işaret etse de, kesin olarak ortaya bir delil koyamadığından bunun gerçek olup olmadığı konusu, muallakta kalmıştır. Genel kabul, tıpkı Atlantis'te olduğu gibi böyle bir kıtanın aslında var olmadığıdır.
devamı gelicektir.
Tümünü Göster