/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +7
    Spirtus Proelium

    Vexus sinirinden düşünemiyordu. Tek yapmak istediği şey, o melezlere Hyuna'nın ölümünü ödetmekti. Nasıl ve hangi büyüleri kullanarak bunu başaracağını bilemiyordu. Ustaları Aurel, onlara kendi deyimiyle "temiz büyüler" öğretmişti. Vexus "karşımızda bir melez veya bir saldırgan, bize karşı yasak lanetler ve büyüler kullanırken, senin öğrettiğin bu temiz büyüler ne işimize yarayacak. Bunlar çocuklar için büyüler. Bize gerçek lanetleri, karşımızdaki düşmanı şok edecek büyüleri öğret" dese de Aurel her zaman onları kendi gibi "pısırık" yetiştirmeye çalışmıştı. Vexus'a göre karşındaki düşman sana ne kötülükler yapacaksa, sen de en azından aynı seviyede cevap vermeliydin. Bu yüzden, yasak lanetler, gizli tılsımlar ve tehlikeli büyüler, her zaman Vexus için en önemli şeylerdi. Kullanabildiği en zarar verici büyü, istediği noktaya yumruk büyüklüğünde, hedefe değdiği zaman kavuran bir enerji dalgası yollamaktı. Bunu kendi kendine icat etmişti. içindeki enerjinin, hedefine doğru yönlendirdiği ve bileklerinin iç tarafından birbirlerine değen ellerinin içinde toplanmasını sağlayıp, birden serbest bırakarak seri bir şekilde hedefini vurmasını sağlıyordu.

      Bu yöntemi Aurel'e göstermiş ve kızmasını beklerken, onun beğenisini almıştı. "Fazla zararlı olmayan ve yemek için hayvan avlama işinde kullanılabilir bir büyü" demişti Aurel. Ama Vexus uygulayamasa da çok daha gelişmiş bir lanet biliyordu. Bunu Aurel'in onları yaklaştırmadığı sandığındaki bir kitaptan gizlice okumuştu. Hemen nasıl yapıldığını öğrenmiş, ancak denemeye fırsatı olmamamıştı. Tanıdığı kimse üzerinde deneyemezdi, çünkü bu lanet sadece melezlere karşı işe yarıyordu. Lanet yapıldığında, melezlerin içlerinde bulunan ve birbirlerine kin güden ruhların, savaş haline geçeceği ve kendi ruhları içinlerinde savaşmaya başlayan melezlerin, inanılmaz bir acı çekeceği, hatta lanet uzun süre uygulanırsa, ölebilecekleri yazıyordu. Tek kötü tarafı laneti uygulayan kişi, uyguladığı süre boyunca tamamen odaklanmalı ve hiç kıpırdamamalıydı. Yani karşınızda birden fazla rakip varsa, bunu uygulayamazdınız.

      Vexus Hyuna'nın ölümü ardından saniyeler içinde ne yapacağına karar vermişti. Ancak öncesinde köyün baş büyücüsü ve kendisinin ustası olan Aurel'in neler yapacağına bakmak istedi. Eğer Aurel onları alt ederse, enerji dalgası büyüsünü suratlarına atarak, onlardan öcünü alacaktı. Eğer Aurel zor durumda kalırsa, kimseye böyle bir lanet bildiğini göstermek istemese de mecburen "ruh çatışması" lanetini kullanacaktı. Ancak dehşetle fark etti ki Aurel gerçekten de çok komik derecede güçsüz büyüler yapıyordu. Düşmanın yolunu engellemek için enerji duvarları oluşturuyor, onlara gözbağı büyüsü uygulayarak, hayal görmelerini ve sabit kalmalarını sağlayıp, çakra hapishanesine kapatmaya çalışıyordu. Vexus'a göre Aurel'in yaptığı en iyi hamle, en başta yaptığı dev tazıları uyutma büyüsüydü. Çünkü onlar sahiplerine bağlama büyüsü ile bağlanmış olan hayvanlardı ve sahiplerinin akıllarından geçirdikleri şeyleri hemen uygulamaya koyulacaklardı. Tazı tehlikesinden kurtulmuş olsalar da üç melez hala etrafa ölüm saçıyordu. içlerindeki en çevik ve en güçlü görüneni hem hava elementinden bir atmacaya, hem de su elementinden bir timsaha dönüşmüştü. Kanatlı, pençeli, kıllı, güçlü ve uzun çeneli bir yapısı vardı. Bir insan boyu yükseklikte, sırtındaki zırhın boşluklu bölgesinden dışarı fırlamış kocaman kanatlarıyla etrafta hızlıca uçuyor, elinde tuttuğu uzun ve ince kılıç ile altındaki köy halkının büyü gücünden yoksun, mızrak ve tırpanları ile köyünü savunmaya gelmiş gençlerine saldırıyordu. Yaşı onyediden fazla olmamasına rağmen, tüm vücudunu dönüştürebilmişti.

      Melezler, kendileriyle savaşmak için kurulmuş olan Spritualem'e gitmemiş olduklarından, büyü güçleri normal büyücülere ve druidlere göre iki kat fazla olsa da, bu güçlerini okulda büyü kullanmayı öğrenenler kadar iyi kullanamıyorlardı. Bu yüzden daha çocuk yaşta dönüşüm yapmaya başlayıp, erken yaşta bunu tam anlamıyla kullanabiliyorlardı. Bildikleri büyüler sınırlıydı. Saldırırken çoğunlukla kara büyüler kullanıyor olsalar da savunma büyüleri en çok işlerine yarayan büyü türüydü. Zaten düşmanını alt etmek için büyü kullanmak zorunda değildiler. Çocukluktan beri bir yırtıcı olarak yetiştirildiklerinden, en tehlikeli yaratıklar kadar etkili bir taarruz yetenekleri vardı. Normal bir druid'in onsekiz yaşından önce tamamen dönüşmesi, görülmemiş bir şey olsa da, melezler için çok normaldi. Diğer iki melez bariz kardeşlerdi. ikisi de su elementinden kurbağa ve hava elementinden yarasaya dönüşmüştü. Bacakları kurbağa bacağı gibi çömelik, gözleri ise tamamen kapalı duruyorlardı. Sürekli açık olan ağızlarındaki dişler, insana korku salıyordu. Hiç bakmadan, arkalarından gelen bir saldırıyı görüyor ve saldırgan onları gafil avladığını zannederken çok seri bir şekilde dönüp zıplayarak, dişlerini avlarının boyunlarına geçiriyorlardı.

      Aurel, sürekli atmaca timsahı melezini engellemeye çalışıyor, hiç karşı atak yapmıyordu. Diğer melezlerden birini uzaklardan gönderilen ve büyü ile savuşturamadığı bir alevli ok yaralamıştı. Hareketleri yavaşlamış, daha tahmin edilebilir olmuştu. Vexus "işte şimdi tam zamanı" diye düşünerek ellerini o meleze doğrultup, enerjisini avucunun içinde topladı. O sırada Hayatındaki en büyük odaklanmayı gerçekleştiren Vexus, yarattığı enerji küresinin her zamankinden daha büyük olduğunu farketti. Hemen serbest bırakmayıp, daha da büyütmeye çalıştı ve bir insan kafası boyuna eriştiğinde hedefine ulaşmasını umarak, serbest bıraktı. inanılmaz bir çatırdama sesi çıkararak ellerinin arasından çıkan enerji dalgası, yaralı olan melezin açık olan ağzına isabet ederek, büyük bir patlama meydana getirdi. Kafası yüzlerce parça halinde etrafa saçılan melez anında ölmüştü. Kendi yaptığına hayret eden Vexus bu kadar güçlü bir büyü kullanabildiğine sevinmişti. Diğer melez yarasa halinde büyünün geldiği noktaya dönerek, kaynağını saptadı. Ancak Vexus kendine doğru döndüğünü düşünse de gözleri kapalı olan melezin kendisinden 3 adım sağa yöneldiğini farketti.

      Oraya doğru baktığında yarı ayı yarı insan bir druid gördü. Toprak druid'i olan bu yarı ayının üzerinde zırh yoktu. Hatta üzerindeki kıyafetler, dönüşüm geçirdiğinde yırtılmış olmalıydı ki, tamamen çıplaktı. Vexus, toprak kabilesinden gelmiş olabileceğini düşündüğü druid'in neden saldırmadığını, kendilerine yardım etmediğini anlamıyordu. Druid kendi pençelerine bakıyor ve hareketsiz duruyordu ama toprak kabilesinden bir druid'in varlığını farkeden yarasa kurbağası melez, geri adım atmaya başladı. Hem köyün güçleri hemde eğitimli bir toprak druid'ine karşı, iki melez kalmışlarken şansları olmadığını biliyordu. Bu sırada Vexus sol tarafından bir bağırtı duydu. Hemen o noktaya doğru döndü ve Aurel ile atmaca timsahı melezinin tamamen birbirine girdiğini gördü. Her nasılsa Aurelin savunma büyülerinden kurtulan melez, Aurel'i yere sermişti. Ve kılıcını havaya kaldırıp, üzerine doğru uçarak saldırıya geçmişti.

      Vexus, hiç düşünmeden bir yıl önce okuduğu laneti hatırladı. iki kolunu dirseklerinden kırarak göğüs hizasına getirdi, sağ avuç içi gök yüzüne bakarken, sol avucu yere bakıyordu. Meleze odaklanarak avuçlarını birbirine yaklaştırdı ve parmaklarını birbirine kenetlerken "spirtus proelium" dedi. Anında işe yaramıştı. Melez yavaşça insan formuna dönüşmüş, elindeki kılıcı yere düşürmüş ve acı içinde bağırmaya başlamıştı. Vexus onu acıdan bayıltana kadar devam etmek istemişti. Parmaklarının kenetlenmesini ve odağını bozmadığı sürece lanet devam edecekti. Ancak Vexus'a garip şeyler olmaya başlamıştı. Kendisi de acı çekmeye başlamıştı. "Belki de lanet için ödenmesi gereken bir bedeldir" diye düşünüp, laneti devam ettirdi. Ancak çektiği acı gittikçe artıyor ve hayat enerjisi tükeniyormuş gibi geliyordu. Acıya daha fazla dayanamayacağından parmaklarını ayırmaya çalıştı. Ancak her nasılsa parmakları birbirine kenetlenmiş ve açılmıyorlardı. Acı dayanma eşiğini çoktan aşmış olan Vexus, gözlerinden yaşlar süzülerek, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı. Yardıma gelen insanlar onun ellerini birbirinden ayırmaya çalışsa da bunu başaramıyorlardı. Acıdan Vexus'un gözleri karardı. Her yer kap karanlıktı ve gerçek olan tek şey acıydı. "Ölmek istiyorum" diye düşündü. "Bırak öleyim" diye yalvardı. Sonra Aurel'in sesini duydu. Şarkı söyler gibi, eski lisanda konuşuyordu. Kadimlerin lisanında. Vexus bütün vücudunu saran acının hafiflediğini fark etti. Ardından bayılmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster