+36
-6
okuyun tamamen birinci ağızdan alıntıdır...
Bakın, bu söyleyeceklerimi çoğunuz bilmiyorsunuz ama ben, 4 yıldır yakın biçimde takip etmeye çalıştığım Suriye iç savaşı nedeniyle çok iyi biliyorum. Bu konuda saha durumu ve gidişat hakkında bir kısmı akademik değer taşıyabilecek analizler dahil olmak üzere yüzlerce yazı ele aldım. Biu yazılarımdan çok sayıda alıntı, TV'lerde "stratejik uzman" diye bildiğiniz çok kişi tarafından bol bol kullanıldı. Hiçbirini kendi facebook profilinde yayınlamadım. Bunu bilin, sonra şu yazacaklarımı okuyun: Ben, bu konuda uzmanlar kadar bilgi sahibiyim.
Işid'in eline düşen bir esir için hayat değişir. Sadece bir esaret süreci yaşamaz. Hakkında hemen ayaküstü bir mahkeme kurulup karar verilir. Bu karar mahkeme gerçekleştirimişse, çoğunlukla idamdır. Ancak, bu idamlar hemen uygulanmaz. idam şekli belirli değildir, ona sonradan karar verilir.
Esir, hapsedilir. Bu hapsi sırasında, kendisine işid'in hayat tarzı empoze edilmeye başlanır. Esir, önce zorla ve korkuyla islami bir hayat tarzı sürmeye başlar. Namaz kılmaya, namazları zamanında eda etmeye alışır. Hatta giderek dindar bir görüntü alarak, nafile namazlar dahi kılmaya başlar. Çünkü, ne kadar huşu içinde ibadetlerini yerine getirir, ne kadar samimi mümin olarak görülürse, o kadar iyi davranış görmeye başlar.
Bu dönem içinde, kendisine militanların geneli hep çok kötü davranır. Ancak, bazı militanlar mahkuma iyi davranmaya, dostça nasihatler vermeye başlarlar. Bir süre sonra, bu iyi davranan militanlarla aralarında arkadaşlıklar oluşur. Gülerler, sohbet ederler, hal hatır konuşurlar ederler. Bu militanlar, esire: "Eğer iyi bir mümin olursa, iyi halinden dolayı serbet bırakılabilirsin. Hatta eğer istersen sen de bizimle birlikte cihad edersin" demeye başlarlar. Mahkumda bu sayede bir kurtulma umudu yeşerir. Daha bir şevkle islama ve ışid kanunlarına sarılır.
Bu dönemde, esir askerin nasıl idam edileceği belirlenmiştir. işte; suda boğulma, yakma, havaya uçurma, kafa kesme vs vs... işte bu idam için provalar başlar. Kameralar kurulur, kıyafetler hazırlanır, çekim, kurgu vs hazırlıklarına girişilir.
Esir, bunların prova çekimleri olduğunu ve kendisini "kurgusu çok güzel" idama hazırladıklarını bilmez. Her zaman esire; aslında idam edilmeyeceği, fakat kendisini öldürmüş gibi gösterecekleri, nihayetinde esaret hayatının bitip onlarla beraber cihad edeceği anlatılır. Bu, kendisine dostça yaklaşan işid militanları da yine aynı dostlukla bu söylenenleri onaylar.
Esir, bu şekilde bazen onlarca prova çekimine gider. Tankla ezilecekse, onlarca kere tank birkaç santimetre yanına kadar gelir, durur. Yakılacaksa, ölmesine yaralanmasına izin verilmeden ateş söndürülür, kafası kesilecekse bıçak sadece boğaza dayanır, o bildik infaz metinleri okunur, sonra tekrar hücresine geri gönderilir.
Bu provalar, bazen birkaç gün, bazen birkaç hafta arayla defalarca devam eder. Sonunda, esir ölmeyeceğine ikna olur. Bu provalar hayatının bir rutini haline dönüşür. Bu şekilde idam cezasından kurtulduğunu söyleyen başka militanlar gelir, ona sabretmesini söyler. Kendisine yakınlık gösteren ışid militanları ile dostluklar bile kurar. Ona göre, yakında salınacaktır. Ya ülkesine geri dönecek, ya da ışid ile cihada katılacaktır.
Ancak, o provalardan birinin sonunda ateşin söymeyeceğini, tankın durmayacağını, suya batırılan kafesin dışarı çıkarılmayacağını, boğazına dayanan bıçağın kendisini kesmeye başlayacağını bilmez. Ve bir gün o çekim yarıda kesilmez, esir asker sürekli yaptığı provalardan birinden yine döneceğini zannederken vahşice katledilir.
Videolarda ölmek üzere olan askerlerin çok sakin olmasının, bazen ölmek üzereyken kendisini çeken kameramana veya militanlara bakıp durmalarını söylemesinin nedeni budur. Ama kimse durmaz. Sonra, yapılan provaların da çekimleriyle beraber, bu katliam videosu montajlanır. Çok profesyonel bir hollywood yapımı gibi servis edilir.
Diyeceğim şu: Askerlerimiz yakılarak katledildi. Bu şekilde binlerce esir katledilerek videoya alındı.
edit: beyler bende gerçek olmasını istemiyorum olayın ama gerçekten ölmüş bir insana hayır yalan o demek saygısızlık değil mi?