+36
-7
insanız bizler, varoluş kaygısı güden, düşünebilen hayvanlarız aslında. Aslında her şey bu kadar basit. Sisli bir kış sabahına uyandığınız zaman ne düşünebilirsiniz ki ? Kafam da tüm metafizik olaylar geçiyordu. işte tam da sizin dediğiniz gibi hayatı anlamlandırmaya çalışıyordum. Gitmem gereken bir okul vardı. Biz insanların ne kadar da çok mecburiyetleri var. Hepimiz istediğimiz şeylere ulaşmak için fedakarlık yapıyoruz, hem de en değerli şeyimizi feda ediyoruz. ZAMAN. işin acısı da ne biliyor musunuz ? Bu fedakarlığın sonunda istediğimiz şeye ulaşmamız garanti değil.
işte ben bu karamsarlık içinde kalktım, ev sıcaktı, duş aldım, okula kokmuş bir pislik gibi gitmek istemiyordum. Duşta kendimi seyrettim, ıslak vucudumla aynanın karşısına geçtim ve kendimi sevdim. insanın bence buna ihtiyacı kendine ihtiyacı var.
Kurulandım ve banyodan çıktım. Tek yaşıyordum evde, üniversite öğrencisiydim. Salon da boydan bir ayna vardı. Çırılçıplak kendimi izledim. Hayranlıkla baktım kendime. Olum game sen bile hayran olmazsan kim hayran olacak sana. diyordum her zaman. Üzgündüm, melankolik bir yapım vardı. Elimden geldiğince spor yapmaya çalışıyordum. Yani ayda bir başlayıp 3 gün sonra bırakıyordum.
Kendimden bahsetmeye devam edeyim, 1.89 boyunda 74 kilo, kumral incin saçlı pgiboloji öğrencisiyim. Güzel bir şehrin özel bir üniversitesinde okuyorum. Yaşamak kaygısı veren tüm kardeşlerime selam ve sevgi ile.
Uzun soluklu bir hikaye olacak sindire sindire gideceğiz anılarımın üzerinden. Kah komik kah duygu yüklü bol cinsellikli bir hikaye olacak. Seviyorum sizleri, şuku veya çugu atmanız ama en önemlisi yorum yapmanız beni çok mutlu eder.