+54
-1
5 metrekare odamın içinde her gece olduğu gibi cenırıl mobayl telefonumdan felsefi makaleler okuyordum. Bu aralar da şu kant muallaksinin idealizmine takılmıştım. Arka fondan açtığım "niğdeli ramazan yıldız-bir kız bana emmi dedi nörüyüm" nöronlarımı öylesine harekete geçiriyordu ki evrenin bu kompleks yapısını çözmeme çok az kalmıştı. Fakat hep bir şeyler ekgib kalıyordu. Sanki bu evren bir yazılımmış da kodlamada bazı hatalar yapılmış gibi hissediyordum. Sonra bu ekgibliğin sebebini fark edip ramazan abimizin sesini biraz daha açtım. Odam soğuk olduğundan yorganımı kafama kadar çektim. Nefesim tüm bedenimi ısıtırken makaleyi okumaya devam ettim. Sonra bi anda her yer kararmaya başladı. Elimdeki telefon yavaş yavaş yok oldu. Bir kız bana emmi dedi nörüyümün nakaratı kısılarak son buldu. Kendimi karanlığın ortasında bir koltukta otururken buldum. Ardından laaps diye bir ses ve ensemde yanma hissi... Kafamı çevirip bakmaya kalmadan önüme geçti. ilk bakışta tanıyamasam da bu matrixteki morpheus'tu beyler. Adam albinoydu ve peluş tavşan şapkası vardı. Onu ciksi siyah gözlüklerinden tanıdım. O gözlüklere fetişim var. Bu tip ne dıbına koduğ- demeye kalmadan... "Kadere inanır mısın Neo?" dedi bana. Ben de ona " Kaderin üstünde bir kader vardır." dedim. Birkaç adım attı ve arkasını döndü "Ne demek istediğini çok iyi biliyorum." dedi ve tekrar bana dönerek " Göklerden gelen bir karaaar vardır." dedi ve uyandım. Bu ne taktan bi rüyaydı dıbınakoyim dedim kendi kendime. Uyuya kaldığımı %2 kalmış şarjıma bakınca bir kez daha anladım.