+3
Joe Frazier’ı dövüşürken izlediğiniz her maçta beklediğiniz özel bir an vardır. O an, altıncı raunt için gongun çalmasıyla birlikte geldi. Birçok maçında bunu görebilirsiniz: Frazier’ın kalbi yediği yumruklar yüzünden güm güm atar, menzili darmadağın olur, kafası daireler çizmeye başlar. Öyle çaresiz ve perişan bir halde gözükür ki rakibi onu bitirdiğini zanneder, sonra bir bakarsınız ki her şey tersine dönmüş. Bu, bir kez daha yaşandı. Frazier onu muhteşem bir ağır sıkletçi yapan hiddetini gösterdi. Artık Ali’ye yakın duruyor, alışıldığı gibi rakibinin göğüs hizasında dövüşüyordu. Her zamanki kozu, şimşek hızındaki sol kroşesiyle kafaya çalışıyordu. Ölüm keskinliğindeki iki kroşesi, Ali’nin çenesiyle buluşurken Imelda Marcos dayanamayıp gözlerini yere indirdi. Devlet Başkanı, Ali yumrukları yedikçe sırtından bıçaklanıyormuş gibi irkiliyordu. Ali’nin ayakları yerden kesildi. Başı büyük beladaydı. Kaçacak bir yerinin kalmadığını o da anlamıştı.
Bir gün muhafazid Ali hakkında ne söylenirse söylensin cesaretinin olmadığını, yumruk yemekten korktuğunu kimse iddia edemez. Ali, Frazier’dan yediği onca yumruğun ardından, yedinci raundun sonunda rakibine şöyle seslendi: “Neden işinin bittiğini sanıyordum acaba Joe Frazier... ” Joe cevap verdi: “Birisi seni kandırmış, yakışıklı çocuk.”
Frazier saldırmaya devam etti. 10’ncu raundun sonuna doğru, maç dengeye gelmiş durumdaydı. Ali’nin dövüşmeye hali kalmamış gibiydi. taksun peygamberi, çarmıha gerilmeye razı gözüküyordu. Başını kaldırmakta zorlanıyor, kaldırdığında da gözlerinden bitkinliğin verdiği ıstırap okunuyordu. Köşesinden bağırışlar yükseliyordu: “Zorla kendini şampiyon!” Bundini gözlerinden yaşlar süzülürken bağırıyordu: “Son bir kez zorla, son bir kez! Dünyanın sana ihtiyacı var şampiyon!” 11’nci rauntta Ali, Frazier’ın köşesine sıkıştı. Yumruk üstüne yumruk yiyen yüzü eriyor, ağzından tükürük damlaları uçuşuyordu. Bundini köşeden tüm gücüyle haykırdı: “Tanrım! Yardım et!”