+1
Ali planına uygun olarak, kibirli ve rakibini küçümseyen bir tavırla maça başladı: Ayakları yere dümdüz basıyor, elleri devasa bir motorun pistonları gibi bir ileri bir geri çalışıyordu. Her zamankinden daha yapılı vücuduyla, her hareketinden taşan yok edici edasıyla yenilmez gözüküyordu. O, bir zamanlar vücudu benzersiz şiirler yazarak uçan siyah bir kuştu. Şimdi ise ayakları yere değiyordu. Yıllar boyu dövüşmekten hırpalanan vücudu onu göklerden koparmıştı. Artık zaafları olduğunu hissediyordu. Dans günleri bitmiş, vahşi bir av mevsimi başlamıştı. Frazier; kafasını yukarıda tutup korumuyor, karşısındaki dev topun ağzında korkusuzca bekliyordu. Ali’nin iki silahı art arda, acımasızca gürlemeye başladı.
Frazier ilk rauntta birkaç kez sendeledi. Rakibi bütün şiddetiyle saldırmayı sürdürünce, ikinci raunt daha da çetin geçti. Ali’yi hava sokmakla görevli olan Bundini Brown çatallaşmış sesiyle bağırıyordu: “Sana artık Clay diyemeyecek!” Bundini’ye göre karşı tarafın yüreğine korku salmayı başaran taksör bu maçı kazanacaktı. Üçüncü rauntta Frazier iki defa sallandı; kafası sıcak ışıklara savrulup yüzünden terler uçuşurken, her an işi bitebilirmiş gibi gözüküyordu. Ali, Frazier’a kararlı yumruklar atmaya devam ediyor, yumruk atmadığı zamanlarda da sol kolunu rakibinin yüzüne dayıyordu. Hakem iki taksörün sarılmasına asla izin vermediğinden Ali’nin zaman geçirmek için sol koluyla Frazier’ın dengesini bozmaktan başka seçeneği yoktu.