+2
Hasibe bunu yapacağımı hiç beklemiyordu, olayın şokunu atlatınca beni göğsümden iterek, "Neden yaptın bunu?" dedi. Ben de, "Aşık oldum sana! Hem çok güzel dudakların var, dayanamadım!" dedim. Hasibe daha da şaşırmıştı, "iyi de sen Gülistan'ın şeyisin, manitasısın. Valla haberi olursa ağzıma sıçar benim!" dedi. Ben de, "Aşkım, sen söylemezsen haberi olmaz!" deyip yeniden yumuldum dudaklarına. Hasibe beni yeniden iterek, "Şimdi sırası değil bunun, yakalanırsak rezil oluruz, ben gidiyorum!" deyip, gitti. Böylelikle Hasibe de gibeceğim hatunlar listesine eklenmişti...
Elbiselerimi giyerken, Meltem hanımın neden kendisinin gelmeyip de birini yollayarak beni çağırdığını düşünüyordum. Kendisini sürekli ektiğim için kızgın olmalıydı bana. Galiba iyi bir fırça yiyecektim, vaziyet onu gösteriyordu. Giyinip yan tarafa geçtiğimde, Meltem hanım Firdevs'in koltuğunda oturuyordu. Seslerden anlaşıldığına göre de Gülistan ve Hasibe dersliğin temizliğini yapıyorlardı.
Gülümseyerek selam verdiğimde, aynı karşılığı alamadım. Meltem hanım kaşlarını çatıp, nerdeyse fısıldayarak ama sert bir tonla, "Sen ne yaptığını sanıyorsun Harun?" dedi. Selamımı almadan direkt fırça atmaya başladığına göre, bana oldukça kızmış olmalıydı. Ben daha birşey diyemeden, yine aynı tonla, "Niye Firdevs'i dışarıya gönderip, burayı elalemin temizlikçilerine bırakıyorsun? Hırlımıdırlar, hırsızmıdırlar bilmiyoruz!" dedi. Ben de onun gibi alçak sesle, "Biraz abartmıyormusun? Bunların hırsızlık yapacak insanlar olduklarını hiç sanmıyorum! Hem çalınacak ne var ki? Demirbaşları çalacak değiller ya?" dediğimde, "Gel buraya! Gel, gel!" deyip, masanın çekmecesini açtı. Yanına gidip çekmeceye baktığımda, içinde bir tomar para vardı. Kursiyerlerin ödedikleri paralarmış bunlar.