HEYBE BEYi
(kendinden bir parçayla bitişik iki gözü bulunan)

Selamün aleyküm beyler. Aslında olay yaşanır yaşanmaz yazacaktım ama eve dönmek biraz sorunlu oldu.
Bir hafta oldu olmadı emin değilim. Bilimsel bir araştırma gibi bir şey yaşadık.
Bu tür şeyler aslında etrafımızda hep oluyormuş ama benim gözüm daha şimdi şimdi açılıyor.
Bazı açıklanamayan olaylar paranormal adı altında insanlar arasında ağızdan ağza dolaşıyor tabi ama kimsenin aslının nasıl olduğuyla ilgili pek bir fikri yok…
Cinler gerçekten varlar, ancak dünyada mı yoksa ahrette mi görünmez olmayı seçiyorsunuz sorusuna dünya cevabı verdikleri için biz onları göremiyoruz. Ahirette de biz görünmez olacak onları göreceğiz.
iş ciddi olunca biraz yazım kurallarına da dikkat etmek istiyorum.
Ben istanbul da oturuyorum. Benim bro diye kabul ettiğim arkadaşım Mustafayı biliyorsunuz zaten. Onunla çocukluktan beri tanışığız, her yaz da belli bir süre onların yanına tatile gidiyoruz. Bu sefer yazı geçirmek zorunda kaldık. Eylülün sonunda anca gittik. iki aydır da başım bu dertten kurtulmuyor.
Mustafa’nın eskiden okula giderken kaldığı bir yurt var. Adını vermiyorum ama yurt bilindik bir yurt. Zaten orda tanıştık Mustafayla ama orayı sallayın.
Neyse ben artık bizim başımıza bu tür şeyler normal bir insanın başına gelmesinden bir tık daha fazla geldiği için artık elimde kalem kağıt taşıma ihtiyacı hissediyorum. Kameramız vardı ama böyle bi olay yaşayacağımı bilmediğim için getirme ihtiyacı hissetmemiştim.
Ben akıllı telefon kullanmıyorum, Mustafanın vardı çekmiş olması lazım hatırlamıyorum, biz ayrı düşmüştük bir zaman. Neyse okurken anlicaksınız zaten.
Biz Mustafayla yolcuyken başladı. Mustafanın çok sevdiği bir hocası varmış onu hep derslerden geçirmiş falan zaten sonradan akraba çıktılar. Bizi aradı Mustafa beni de ziyaret edersin dimi, hazır geliyorsun falan derken biz o günlere daldık. Mustafanın sınıf arkadaşı vardı bir tane Tolga diye, o orada öğretmen olmuş. Nevzat hocayla birlikte aynı yurtta kalıyorlarmış. Nevzat hoca da ayrı bir şeydir, hani böyle istese canınızı vereceğiniz öğretmenler olur ya, onlardandı işte.
Biz vardık, 2 3 gün Murat amcalarda kaldık sonra zaten yurda geçtik. Nevzat hocayla tolga aldı bizi 4 kişilik bir odaya zütürdüler. Eşyalarımızı yerleştirdik.
Napalım ne edelim derken tolga aldı bizi yurdun değişen yerlerini falan gösterdi. Kendi öğrencilerine talebelerim diye sesleniyor. Çok samimi gençler. Tanıştık ettik falan akşam yemeğinde onlarla beraber oturuyoruz. Gençlerin hepsinin de incide hesabı varmış, dedim her yerdeyiz. Güldük eğlendik.
Bir tane deli oğlan var, Ümit diye, lakabı deli oğlanmış. Anam bana deli oğlan der, diye böyle şiveli şiveli konuşuyor. Onunla sohbet ederken efkârlanmanız imkânsız.
Derken neyse biz böyle iki hafta eğlendik gezdik tozduk Mustafayla oranın dağlarına ovalarına gittik. Yurtta kalıyorduk, Buralarda tayfa tayfa, çete çete dolaşıyorlar. Lise yıllarıma döndüm derken gecenin bir yarısı çocuklar kapıya dayandı. Hocam hocam! Diye bağırıyorlar. Bizde çıktık süratle dışarı noldu lan falan diye, Ümit gecenin bir yarısı uyanmış çatıya çıkmış. Uyurgezer çocuk diye koştuk peşinden çatıya kadar. iki duvarın kesiştiği sivri duvarda oturmuş gecenin karanlığında aşağıyı izliyor. Ümit! Ümit yapma oğlum, bak geri dur, düşeceksin. Diye diye tolga yanına doğru giderken çocuk döndü başladı bağırmaya.. Orası benim mülkümde, ayak basarsan yanıcaksın. Diye ama çocukta şive mive yok. Gözleri de herkesi dolaşıyor.
Biz mustafayla kenardan kenardan görünmeden sürünüyoruz, tolgaya da oyala dermiş gbi hareketler yapıyoruz falan çok heyecanlı bir an.
Tolga konuşmaya başladı işte, Ümit gel oğlum bak düşeceksin diye. Biz de çocuklarla taktik geliştiriyoruz o köşeden nasıl alırız diye, sola bir dönse bizi görücek her şey sona ericek. zütü de sağlam değil, kaysa bitti işi.
Ümit de döndü ama böyle uykulu değil aq çocuk uyumuyor belli. Sen o heybeyi bana vereceksin. Benim mülküm. Heybeyi bana vericeksin. Diye diye tolgaya sesleniyor. Elini falan uzatıyor. Biz de yaklaştık, yakaladık. Kurtardık sorunsuzca.
Ümit yerde yatıyor, seslendik Ümit oğlum diye. Tolga iki tokat attı uyansın diye ama çocuk uykudan uyanırmış gibi uyanınca bir an afalladı tabi. Biz de afalladık.