0
Okuyacağınız hikaye tümüyle gerçektir. Hikayeyi okuduktan sonra emeğe saygı beğenelim. Empati kurarak olay örgüsünü takip ediniz |
Köy hakkında, Google'da net bilgi olmadığı için, köyün adını vereceğim. Ayrıca, bu hikayeyi tarikata katılan Erol abimizden öğrendik..
" ismim Erol, 47 yaşındayım, 1995 yılında yaşadığım olayı sizlerle paylaşmak istedim.. Ben ve karım 2010 yılında istanbul'a taşındık ama köyün geçtiği yer, izmir'e bağlı Subaşı yani eski adıyla Kapalıbahçe köyünde kalıyorduk. Köyde toplasan 17-18 hane var. Bizim köy antik köy olduğu için, define aramaya gelen çok oluyor. Tabi köyde bu durumdan rahatsız olanlar izmir'e taşındık.. Uzatmadan olaya geçmek istiyorum. Günlerden Cumartesiydi, yatsı namazını kılmaya gittim, namazı kıldıktan sonra, hoca bize, bekleyin biraz arkadaşlar dedi.. Hoca bize, define işleri için ve dertten sıkıntıdan kurtulmak için cin tarikatı düzenleyelim dedi. Tabi borç batağında olan köylüler ve ben kabul ettik. Hoca o zaman yarın gece siz ve, varsa erkek çocuklarınızı getirin dedi. Eve gittim, ama karıma hiç bir şeyden bahsetmedim. Çay yaptırdım hanıma, siz uyuyun dedim, bende çayımı içip, aklıma takılan soruları sormak için, hocanın evine gittim. Birde lanet bir sorun vardı köyde, sadece sayılı sayıda ışıklandırma direği vardı. Göz gözü zor görüyordu. Hocanın evine vardığımda, bahçeden hocanın sesini duydum. Kendi kendine konuşuyordu. Ama arapça konuştuğu için bişi anlamadım, Selamun aleykum diyerek daldım içeri, hoca apar topar, hoşgeldin Erol dedi. O an sormak istemedim yanlış anlar diye.. Kendi sorularımı sordum, nasıl yapılacak vs diye.. O da yarın görürsün zaten dedi.. Sonra abdest alıp camiye geçtik sabah namazını kılmak için.. Hoca namazı kıldırdıktan sonra, yatsı namazından sonra hazır olun dedi. Eve gittim, hanıma beni yatsı namazında uyandırmasını söyledim.. Baya uyudum, hanım beni kaldırdı, abdest alıp camiye gittim. Cami dolmuştu. Yatsı namazını kıldıktan sonra, hoca caminin gece lambalarını yakıp, diğer ışıkları söndürdü. içerisi matem yeri gibiydi. Haydi gidiyoruz dedi, bizi evine getirdi. Hocanın evi affedersiniz, Allah günah yazmasın, tak gibi kokuyordu.. Nasıl sölim bulaşıklar felan yıkanmamış ve daha fazlası.. Bize daire olacak şekilde oturun dedi, herkes daire halinde oturdu, hoca ortaya oturdu başladı, kitaptan duaları okumaya, sonra cinni ehli ehbeb, vecr-i in salihati el habbas, dememizi istedi. Bu kendimizi korumak içinmiş.. Hoca dua okudukça ben ve evdeki herkes tuhaf tuhaf sesler çıkarmaya başladı, anıran mı ararsın, çığlık atan mı, benim başımda çok fazla ağrımaya başladı. Etrafı siyah siyah görüyordum.. Hoca duayı kestikten sonra, bir ferahlık gelmişti, hani otobüs sabaha doğru mola verir sonra dışarı çıkarsınız bi soğukluk gelir aynı öyle.. Tir tir titriyorduk, yaz ayında ne üşümesiydi bu. Hoca artık özgürsünüz dedikten sonra, gidebilirsiniz dedi.. O gün eve giderken, eski bir evin önünden geçerken, birisinin taş attığını gördüm, ben tabi saydırıyorum küfür felan, ama taşın bir tanesi sırtıma gelince, koşarak eve geldim. Karım uyuyordu. Uyandırdım hadi hazırlan dedim.. Gidiyoruz dedim, karım ters ters konuşmaya başlamıştı. Bağırınca felan kalktı hazırladı bavulları.. Dışarıda bi sigara yakayım dedim, Hasan emmi koşarak birşeyden kaçıyordu. Bende karıya hazır olmasını istedim, bir an önce gidelim dedim. Yarım saat sonra traktöre atlayıp, şehire gitmeye koyulduk.. Tarlaların arasından geçerken, tekrar taşlanmaya başladık, karıma dua oku dedim, korkudan hem ağlayıp hem dua etti karım.. Hasan amcayı gördük, yerde kanlar içinde yatıyordu, Allah affetsin onu öyle bırakıp, şehire devam ettim.. Karımın annesigilde kaldık, ardından şehirde bir ev bulduk oraya yerleştik.. Ama haberler hiç iyi değildi, köyden haber gelmişti, tüm köylü delirdi diye, yarısı teslim olmuş haberini alınca korktum.. Hemen Mustafa hocaya gittim, beni oku dedim, köydeki imam bize cin musallat etmiş, hoca yarım saat bir dua okudu, sonra bi rahatlama hissettim. Bi daha onlarla uğraşma, ölebilirdin dedi. 15 yıl şehirde yaşadıktan sonra istanbul'a gittik. Şuan durumum iyi ama, o köye 1996 yılında giden bir gazetecinin kaybolduğu haberini aldım. O köy şuanda kimse tarafından bilinmiyor. Allah beni korudu.. Allah diğerlerini de affetsin. Siz siz olun onlarla uğraşmayın, Allahın sevgisi sizle olsun.. "
Daha fazla hikaye isteyen tayfa, şukulamayi unutmayınız...
Tümünü Göster