+10
-2
Neyse herşeyi hazırlamış çayından yeşil zeytinine sofra tam takır. içerisi de sıcaklamış bayağı . Odanın kapısı kıyık kalsa zütümüz donuyo ama kapıyı sürekli kapatıyoruz. Saat anca 22.30 civarı .Benim zaman hızlı geçsin diye etmediğim dua kalmadı. Bi öpücük bu kadar zor olabilir mi ? Aslında olur. Çünkü 1 kere yapışsam muhtemelen sabaha kadar o dudakları bırakmam. Isırırım , emerim ve daha birsürü şeyin planı var şeytanında verdiği...
Oturduk atıştırmaya başladık . içerisi de zaman geçtikçe hamama dönmeye başladı . Benim üstümde eşofman altı ve üstümde uzun kollu üst vardı. Naime abla ise turuncu bi evi içi giyilebilicek şort ve tişört le duruyodu . ikisi de boldu üstüne. Aradan yarım saat kadar geçince bunda bi mayışmalar oldu. Bende sürekli ara ara dönüp buna bakıp duruyom . Aklımdan bayıltmak bile geçmedi değil hani.
Bi ara kendi kendime "keşke bayıltıcı (eter - tabi o zamanlar eterin de nolduğunu bilmiom sadece bayıltıcı diye biliyom) olsa da çaktırmadan arkadan ağzını kapıyıp bayıltsam sonra doya doya öperim" diye hayal kuruyorum. O zamanlar televizyonda hep duyduğumuz şey bayıltıcının ağza dayanıp insanları kaçırdıklarını gördüğümüz için anca hayallerde bu kadar oluyo işte ...
Sıcakla beraber bu mayışınca bi ara baktığımda bunun tişörtünün bi askısının bolluktan omzunun yan tarafına düştüğü gözüme ilişti. Bi anda gözlerim faltaşı gibi oldu . Çünkü düşen omzunun orda benbeyaz teni ve ufak ama dik yukarı bakan memişinin biri yarım yamalak gözüküyodu. Zaten südyeni de o memişlere büyük geliyodu. O boşluktan da memişi görmemek olanaksızdı. Meme Uçu pembe pembe sert ve sivri yukarı bakarcasınaydı. Ağzımın o an sulandığını farkettim. Ama avını aslanın elinden alıcak çaktırmadan zamanı kollayan sırtlan gibi sürekli baktığımı farketmesin diye gözlerimi o bana bakçağını anladığımı zamanlar sürekli çaktırmadan hızlıca televizyona çeviriyodum.