-
176.
-4Evet, haklı olan yönler var ama sorun çok yanlış yerlerde aranıyor sistem yanlış ama bazen kişilerin yanlışlarıyla sistemin yanlışları karıştırılıyor.Tümünü Göster
Örneklere bakalım:
"Şu an Türkiyede bir yerlerde programlara çıkıp Osmanlı hakkındaki belgelerle konuşacak bir tarihçi;
-Matematiği iyi getirmediği için babasından dayak yiyor."
Matematikte gelişmek demek sadece matematik öğrenmek demek değil aynı zamanda mantığının da belli ölçüde gelişmesi demektir. Mesela yanlış bilmiyorsam Erhan Afyoncu lisede sayısal okumuş . Ben çocuk matematikte 100 alsın demiyorum ama babasından dayak yiyecek kadar da düşük not almasın bir zahmet. He babası dört aldığında bile dayak atıyordur orası başka.
Diğer bir örnek:
"Şu an ülkemde bir yerlerde çok çalışkan bir doktor olup insanların sağlığı yolunda ömür çürütecek bir çocuk;
-Liseye giriş sınavında Türkçeyi yapamadığından kötü bir lisede ve hedefi medefi kalmadı, yakında alkole başlar."
Lise seviyesindeki Türkçe sorularını yapamıyorsa doktor olmasın bi zahmet. Evet Türkçe sorularının hedefi ile bir ilgisi olmayabilir doğrudan. Ancak hayat da böyledir. Bazı güçlüklere katlanmamız gerekir ki YGS Türkçe sınav soruları tıp fakültesini kazanacak bir için gerçekten de büyük bir güçlük değildir; kolayca aşılabilir. Gerçekçi olmak lazım.
Diğer örnek:
"Şu an vatanımda bir yerlerde çok iyi bir tercüman olup dil işlerinde çok önemli mevkiilere gelecek bir çocuk;
-Kimyadan kötü aldığı için ailesince baskıya maruz kalıyor, pgibolojisi her gün öncekinden daha beter."
Baskı görünce pgibolojisi mi bozuluyor? Kıyamam ona. Bu çocuk adam olunca tercüman olunca baskı görmeyecek mi iş hayatında zorluklarla karşılaşmayacak mı? Bir zahmet ailesinin baskısına dayansın strese alışsın.
Diğer örnek:
"Şu an yurdumda bir yerlerde sesi çok güzel olan, fırsat verilmesi haline ülkeyi uluslararası arenada sanatsal olarak çok güzel temsil edecek bir çocuk;
-Annesi istediğinden sayısal okuyor, büyük ihtimallede başaramayıp, asgari ücretle çalışan bir hamal olacak."
Bu konuda sorun eğitimden fazlası. Hamal mı daha önemli şarkıcı mı? Şarkıcının aldığı para ile hamalın aldığı para arasındaki fark adaletli mi? Bu örnek eğitimden daha kapsamlı sistem sorunlarını dile getiriyor farkında olmadan. Bu arada örneğin bana ibrahim Tatlıses'i hatırlattı o da inşaatta şarkı söylerken keşfedilmişti.
Diğer örnek :
"Şu an topraklarımda bir yerde çok iyi bir sanatçı olup, çok değerli tablolar bırakabilecek, ülkemin sanatına çok büyük izler bırakabilecek bir çocuk;
-Fizikten düşük aldığı için odasına kitlendi. Annesi yüzüne bile bakmıyor."
Burada aile pgibopat. Fizikten düşük alan bir sürü çocuk var hepsi odasına mı kilitleniyor? ikincisi okul, sanatını icra etmesi için o kadar da büyük bir engel değil.
Her şeyi sistemde aramayın her şeyi devletten beklemeyin. Sistemde çok sorun var ama ders müfredatından önce en büyük sorun kendi kararını verebilecek özgüvenli kararlı çocuklar yetiştirememek. Fakat bunda sistemin kadar o kendi kararını vermeye korkan çocukların da suçu var. -
-
1.
+3Yazdığım şeylerin çoğu kelime bulamadığımdan, boş olmasın, birşeyler anlatsın diyeydi. Teker teker ciddiye almışsın. Peki öyle diyelim.
Mesela lise seviyesi Türkçe yapamayan bir çocuk takumu yesin demişsin.Bu çocuğun olgunlaşıp yol belirleyeceği yaşta zorunlu olarak farklı bir şeye saptırılması benim sözlerimi çevirmenle kabullenilebilir mi? Hayır.He bilmem kim nerede ne okursa okusun. Demekki mizacı güçlü bir insanmış pes etmemiş becermiş. Peki kaç kişi daha bu rezilliği ayrı şekilde geçmek için savaş verip kazanabilecek?
Zahmetsiz rahmet olmaz diyorsun. Eyvallah bende hazıra konulsun demiyorum.Ama devletin görevi bir kişinin başarılı olacağı yolu ona açmaktır, tıkayıp zorlaştırmak değil.
Ve pgibolijik baskıyı o kadar hafife almışsın ki.Bayağı güllük gülistanlıksın ya.Sırf ödevi yapmadığı için evde 4-5 gün çocuğuyla konuşmayan aileler var.Kim bu şekilde neyi başarabilir.
Gelelim sanata. Neymiş ibo inşaatta keşfedilmiş. Peki başka inşaatlarda keşfedilemeyip arada kaynayan kimler kimler var? Neden çerçeve içerisindesin?
He unutmadan devlet gibi daha küçük çaplı bir sisteme boyun eğerken, dünya genelinde hamal-şarkıcı farkını oluşturan sistemi eleştirebilmen, gideceğin yere arabayla değilde karıncayla gitmeyi istemene benziyor doğrusu. -
-
1.
0ayrıca kardeş şunu demişsin hakkımda; neler yaptığımı bilmeden sadece yorumdan çıkarım yaparak: "boyun eğeyim tasma taksınlar"
Bence bu tanım daha çok aşağıdaki yorumda bahsettiğim ailesini kararları için karşısına alamayanlara uyuyor. Bu kişiler şikayet etsin (havlasın) yada etmesin; sonuçta ailesi olsa bile başkasının iradesine boyun eğmişlerdir; tasma da onların boyunlarındadır. -
2.
0Bak bu güzel,en azından "anani gibeyim huur cocugu bana nasil boyle dersin anana halat sokim" demeyecek kalitede birisiyle konuşuyorum. Ailesinin kararlarina karşı çıkamayanlar emin ol "hadi izin vereyimde hayatımı gibsinler" diye dinlemediler onları. Mecburdular,şu sistemde öyle yer almak zorunda kaldılar belki. Sana tasmadan bahsederken demek istediğim;
boyun eğmendi kardeşim.Zor durumları kabullenmek istemendi.Zor durumların düzelmesini istemek bile yeterlidir be sadece.Ama bunu dahi yapmayım tam tersi karşı çıkarsan,ne yazık ki tabir edilişin benim sana yaptığımdan farklı olamaz.
-
1.
-
2.
0Savaş verip kazanmayan bir şeyi kazanamasın. iş hayatı , okulda gördüğünüz gereksiz derslere yada öyle olduğunu düşündüğünüz derslere nazaran çok daha büyük savaşlar içeriyor. Bu savaşı kazanamayacak iradeye sahip biri zaten ne kadar yetenekli olursa olsun ondan bi tak olamaz. Sorumluluk almaya korkar, polis olsa suçludan korkar cerrah olsa ameliyata girerken tedirginlik yaşar mühendis olsa ustalara yalakalık çekmek zorunda kalır. Burada sorun çocuğun savaşacak iradeye sahip olmaması. Bunun da sorumlusu sistem, aile, rehber vs. ama en çok çocuk.Tümünü Göster
Devletin en temel iki görevi ülke güvenliği sağlamak (jandarma devleti) ve sosyal adaleti (sosyal devlet) sağlamaktır. Her kişinin tek tek sorunlarına eğilemez. Sadece sosyal devlet gereği fırsat eşitliği sağlayabilir.
Ailesinin kendisiyle konuşmamasına dayanacak kardeşim dayanacak. Ona dayanamazsa yarın seçeceği bölüme de karışırlar yapacağı mesleğe de hatta evleneceği kişiye de. Evet bu zor bir durum. Ama hiçbir şey kolay değil. Hayat yada sistem zorluklarla doludur ve evet kolaylaşabilir ama şuan kolaylaşamaz. O yüzden ailesi tarafından baskı gören çocuğun şuan yapabileceği üç şey var; birincisi özgüvenli kararlı ve istekleri için fedekar olacak insanları karşısına alabilecek, ikincisi ailesinin buyruğundan çıkmayacak ve bundan şikayet etmeyecek, üçüncüsü ailesinin buyruğundan çıkmayacak ama bundan şikayet edecek, sistemi falan eleştirecek ama hiçbir şey yapamayacak. Bence sadece birinci seçenek makul.
Birincisi şarkıcı sanatçı değildir , kendi beste yapmıyorsa. ikincisi bazı sanatçıların değeri öldükten sonra anlaşılabilmiştir yaşarken pek kaale alınmamışlardır. Eğer amaç gerçekten sanat yapmaksa bu çağda ünlü olmasına gerek yok. Yine eser üretsin.
Hamal -şarkıcı meselesine değinmemin sebebi hayallerindeki mesleği hayal eden çocuklar genelde bencil davranıyorlar. Bu çocukların temel argümanı şu değil mi herkes yetenekli olduğu düşündüğü mesleği yapmak için çabalamalı, herkese bu fırsat sağlanmalı. Teoride güzel görünüyor ama pratikte yanlış. Çünkü böyle dersen kimse hamal, otobüs muavini, inşaat işçisi olmak istemez maaşının az olmasının yanında iş saatleri ve iş güvenliği de bunda etkili. Ama herkes milyarder, rock starı, futbol yıldızı vs. olmak ister ve herkes kendisinin çok yetenekli olduğunu keşfedilemediğini düşünür doğru yada yanlış. Şimdi bu durumda ne yaparsan yap herkesi mutlu edemezsin çünkü o istemediğimiz meslekler yapılmak zorunda ve birileri onu yapmalı. Peki bunu nasıl yapabilirsin? O mavi yakalı meslekleri ile hayal edilen şarkıcı, futbolcu yada daha mütevazi şekilde doktor, avukat vs. meslekleri arasındaki gelir uçurumunu azaltarak. Çalışma saatlerini adam gibi yaparak. O zaman göreceksiniz ki okula gitmek istemeyen dersleri sevmeyen adam hiç üniversiteyle vakit kaybetmeden yapmayı sevdiği faaliyeti yaparak (şoförlük vs.) hem erkenden para kazanacak hem de kaliteli bir hayatı olacak. Bu sorun çözüldükten sonra zaten üniversitelere yığılma olmayacak okumak isteyen meslekler arasında gelir uçurumu olmadığı için istediği şeyi okuyabilecek.
Annenizin sizin tıp okumanızı sayısal okumanızı istemesinin sebebi doktorlukta hemen atanabilmeniz ve geliri. Eğer bu meslekle diğer meslekler arasındaki bu farklar olumlu biçimde azaltılırsa yani sosyal adalet sağlanırsa zaten meslek seçiminde fazla baskı olmaz. Ama dediğim gibi bu ha dediğinde olacak bir şey değil şuan yada yakın zamanda olması imkansız. Bu yüzden eğer kendi geleceğinizi düşünüyorsanız cesaretiniz varsa riskleri göze alıyorsanız isteklerinizin peşinde koşacak iradeyi gösterin eğer gösteremiyorsanız ağlamanın faydası yok. Eğer bir şeyler değişecekse de baskıları kaldırabilen bu zorlukları aşma iradesini gösterenler sayesinde değişecek zaten. -
3.
0ahlakbekcisi dostum haklısın ama aradaki gelir farkını azaltırsan şoförle doktor yakın maaş alırsa adam neden doktor olsun? Şoförlük çok daha kolay tabiki onu yapar. Onun yerine direk asgari ücretin net olarak o dönemde 2 çocuklu bir aileye yeteck miktara çıkarılması gerekir. Atıyorum o dönem 2500 tlmi gerekiyor 2 çocuklu aileye ? O kadar yapacaksın. Bu söylediğimi yapabilmek için ise ülkenin zengin olması gerek ve şu an türkiye bu koşulları sağlayamaz.
diğerleri 1 -
1.