1. 1.
    0
    Biraz evvel izmir urla iskele’deki mythos balık restoranındaydım.
    Annem babam ve ben 3 kişiydik. 8’er barbun yedik. Pederle ben Bir 20’lik Tekirdağ içtik. 2 meze, bir de salata..

    Bizim restranda çok hafif Tanju okan reyizin bir kasedi çalıyordu. Yan restoranda yunan müziği vardı.
    Bilen bilir 30-40 m ötemizde cami vardı, yatsı okunurken müzikler kapatıldı.

    Yanyana 5-6 retoran, denize sıfır 40-50 masa, 150-200 kişi..
    Deniz, Yosun, amber, rakı kokuları; dalga, sohbet sesleri; zayıf ışıklar…

    Ben barbunların kafalarını hiçbiri birbirine benzemeyen 3 büyük ve 5 yavru kediye attım.
    (Eğer civarda olanınız varsa kedilerin etrafında toplaştığı masadaki bıyıklı bendim.)

    Sonra düşündüm.

    benim gibi bir adam bu türkiye cumhuriyeti denen memleket bir Irak veya Yugoslavya gibi parçalanmasın, bu halk bölünmesin, bu halkın toprağı, madeni, fabrikası, imtiyazı, limanı elin gavuruna peşkeş çekilmesin diye hayır verirken
    gibtimin Sivaslısı, erzurumlusu evet verdi.

    Ulan dedim, onlar kendileri kaşınıyosa ben ne kasıyom lan dedim. Bölünürse de bölünür amk, baksana şu ortamıma, “bana eyy” dedim.

    Var ya, memleket bölünür de çorumlular konyayla, yozgat Kayseriyle başbaşa kalırsa

    Acırsam size anam avradım olsun.
    ···
   tümünü göster