+5
-2
Boşalmam bitince, en son damla dölümü de yutmadan bırakmadı Gustav yarağımı emmeyi. Gustav önümden kalktığında, Alexandra da zütümden parmağımı çekti. ikisi birlikte banyoya gittiler. Ben de Alexandra'nın Viski dolu bardağını aldım ve yatağa oturdum, büyükçe bir yudum içtim. Viski iyi gelmişti. Ama halen bir erkeğin bana sakso çekmesine izin verdiğime kızıyordum kendime. O sırada bunların banyoda kendi aralarında Almanca konuşmalarını duydum. Alexandra Gustav'a, (Sence hangisi daha iyi?) diye sorunca, Gustav, (Bununkini daha çok beğendim!) dedi. O anda nedense aklıma ilk gelen kişi Ramazan çavuş oldu. Acaba benim yarağımı Ramazan çavuşun yarağıyla mı kıyaslıyordu Gustav? Ama bunu onlara soramazdım, çünkü Almanca bildiğimi deşifre etmek istemiyordum.
Biri ellerini, diğeri de ağzını yıkayıp geldiler. Gustav yine 1-2 metre ileride dikilirken, Alexandra yanıma oturup yüzümü kendine çevirdi ve dudaklarıma yumuldu. Biraz öpüştükten sonra, sönük yarağımı avuçlayıp, "Bu biraz dinlenip kendine gelsin, ben de bu arada Gustav'ı ödüllendireyim!" dedi. Sonra da Gustav'a, "Straponu getiriyorsun!" dedi. Gustav ikiletmeden, "Derhal karıcığım!" diyerek gitti valizden Straponu alıp, yanında da krem gibi bir şey getirdi. Alexandra ayağa kalkıp, tam önümde dikilerek külodunu indirdi. Sonunda Alexandra'nın klitoris Piercing'ini görmüştüm. Bir eliyle omzumdan destek alarak külodunu ayaklarından çıkardı. Sonra da Strapounu külot gibi giyerek, yanlardan ince deri kemerleri sıkılaştırdı beline. Strapon Alexandra'nın önünde gerçek yarak gibi sallanıyordu...