-
26.
+13Mürüvet'in çocuğunun sabah erkenden ağlaması, Zeynebi de, beni de uyandırdı. Zeynebin bir bacağı benim bacağımın üzerinde, bir eli de omzumdaydı. Dizi ise, sabah sertliğiyle kalkmış yarağıma dokunuyordu. Benim de bir kolum onun boynunun altındaydı. "Günaydın aşkım!" deyip, dudaklarına bir öpücük kondurdum. Zeynep bana dik dik bakınca doğruldum ve "Ne var? Söyle ne söyleyeceksen!" dedim. Zeynep de hafif doğruldu ve "Sen ne biçim bir erkeksin? Sen pekekentmisin de bizi başkasına gibtiriyorsun?" dedi. pekekent lafı sigortamı attırmıştı, o sinirle Zeynebin ümüğünü sıkıp, "Senin Ecdadını giberim huur, lafını bil de konuş, dıbına koduğumun sürtüğü!" diye bağırdım. O sinirle nerdeyse boğacaktım Zeynebi. Nefessiz kalıp, debelenmeye başlayınca bıraktım gırtlağını.
Mürüvet kucağında çocukla koştu geldi, "Ne oluyor yaa? Ne bağırıyorsun?" dedi telaşla. Sinirim geçmemişti, "huurnun ettiği lafa bak be! Yok pekekentmiymişim de, yok sizi niye başkasına gibtiriyormuşum da!" diye bağırdım. Mürüvet, "Harun sakin ol, bağırma!" deyince, "Sus ulan huur, şimdi senin de Ecdadını gibecem!" dedim. Yataktan kalktım, sinirden elim ayağım titriyordu. Bir sigara yaktım, geçtim koltuğa oturdum. Mürüvet de kucağında çocukla geçti yatağa, Zeynebin yanına oturdu. ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu, tek kelime etseler, benim daha da sinirleneceğimin farkındalardı. Sigaramı birkaç fırtta bitirip kalktım, "Toparlanın, köye gidiyoruz!" dedim ve elbiselerimi giyindim. Mürüvet, "Yaa bir duş alsaydık gitmeden?" dedi. "iyi, alıp inin aşağı! Ben lobide bekliyorum!" dedim. Laptopumu ve çantamı alıp çıktım odadan, indim aşağı.
başlık yok! burası bom boş!