+7
Uyandıran olmasa, rahat akşama kadar uyurdum, ama sabahın köründe birinin beni dürtmesiyle uyandım. Beni dürtenin Zeynep olduğunu sanmıştım, ama Zeynep yanımda horlaya horlaya uyuyordu. Kafamı öbür tarafa çevirdiğimde Muharrem parmağını dudağına zütürüp 'Sus!' işareti yaptı, sonra da fısıltıyla, "Kalk çabuk, hemen giyin, aşağıya gel!" dedi ve odadan çıktı. Başım çatlıyor gibiydi, hem de uykumu alamamıştım. içimden (tak mu var da, sabahın köründe uyandırdın beni pekekent!) diye söylene söylene kalktım, giyindim ve indim aşağı. Muharrem mutfaktan seslendi, "Gel, gel! Burdayım!" diye.
Mutfağa girip, "Günaydın!" dediğimde, aynı karşılığı beklerken, Muharrem, "Haruncuğum, sana Zeynebi gibebilirsin dediysem, biraz dikkatli olacağını tahmin etmiştim! Hadi biraz önce benim yerime odaya Zümrüt, Şermin yada Mürüvet girseydi ve sizi aynı yatakta görseydi ne olacaktı? Zeynebi benim nişanlım olarak bildiklerini unutma!" dedi. Bunu unutmamıştım, ama Zeynebi o dediklerinin hepsinin yanında gibtiğim için, görseler de birşey olmazdı. Yine de, "Haklısın abi, aslında Zeynep Mürüvet'le aynı odada yatacaktı, fakat onun kapısı kilitliydi... " dedim. Muharrem de, "Haruncuğum, aklın gibinde olunca kafan çalışmıyor galiba? Baktın Mürüvet'in kapısı kilitli, Zeynebi gönderseydin ya Şermin'in odasına, orda yatardı! Neyse, birdahaki sefere daha dikkatli ol! Tamam mı?" dedi. Sabah sabah bana anlamsız gelen bu konuyu uzatmamak için, "Tamam abi!" dedim.