+7
Mürüvetin şaşkınlığı geçince, "Peki, köyden de var mı gibtiklerin?" diye sordu. Aynadan bakarak, "Var tabii ki!" dedim. Mürüvet o ana kadar kucağında uyuyan çocuğu yanına yatırdı ve öne doğru kayarak, iki koltuğun arasından başını öne uzattı ve "Söylesene, köyden kimleri gibtin?" dedi. Zeynep ise bu soru üzerine panik yapmıştı, yine yüzünün rengi solmuş ve eli ayağına dolaşmıştı. Artık muhabbet, tam da benim istediğim gibi, geri dönülmez bir yola girmişti. Mürüvet'e, "Bunu söyleyemem! Sır!" dedim. Mürüvet kolumu çimdikleyip, "Sıçtırtma Sır'rına lan, hadi söyle, kimleri gibtin! Merakımdan çatlayacağım şimdi!" dedi. Ben de gülerek, "Söyleyebilmem için, seni de o listeye katmam lazım!" dedim.
Mürüvet, "Çüşşş! Yok artık, daha neler!" diyerek, birden ciddileşti ve yine geriye yaslandı. Yüzü Nar gibi kızarmıştı. Aynadan gözlerime dik dik bakıp, alt dudağını kemiriyordu. Zeynebin ise tedirginliği geçmemişti, halen diken üstünde oturuyor ve kendisiyle gibiştiğimizi anlatacağımdan korkuyordu. Ortam yine gerilmişti. Mürüvet'e aynadan gülümseyerek, "Sen de hiç şaka kaldıramıyorsun Mürüvet yaa!" dedim. Mürüvet aynadan gözlerime ters ters bakıp, "Bu nasıl şaka böyle Beyefendi? Hadi evli olmasam neyse de, ama evli olduğumu unutuyorsun! Üstelik de senin amcanın oğluyla evliyim!" dedi. Ama halen alt dudağını kemiriyordu. Ben de ciddileşerek, "Tamam tamam, özür dilerim! Hata yaptım, birdaha olmayacak Mürüvet yenge!" dedim.