+130
-4
Öğlen saatlerinde yolculuk bitmişti... Bursa'da Zeytinbağı denen bir sahil ilçesindeydik. Genelde kışları ve bahar ayları boş oluyordu.
Bir uçurumun uçunda yerleşkeleri bulunan bir beldede genelde yazlıkçı insanlar yaşardı.
Defne'ye annesinin ve kardeşinin saat kaçta eve gelebileceklerini sordum... Bugünü hastanede geçireceklerini , akşam eve döneceklerini söyledi.
Arabayla sahile doğru indik , Defne bagajdan 2 tane katlanır sandalye çıkardı... O denize bakıp sigarasını içiyordu.
Ben de bilgi almaya çalışıyordum.
"Ailenizin düşmanı , hasmı kişiler var mı ?" diye sordum... Öyle birisinin olmasının mümkün olmadığını söyledi... "Biz dış dünyaya kapalı bir aileyiz... Bizi burda bile tanıyan insan yoktur." dedi.
Kendi içinde bir aile oldukları belli oluyordu zaten... Evleri bir yalıyı andırıyordu...
Hava kararmıştı , etrafta fazla insan yoktu... O sırada bayırdan aşağı inen bir arabanın farını gördüm... Bu araba sizin olabilir mi Defne dedim... Evet onlar dedi.
Araba yanaştı... Annesi ve Sedef arabadan indiler...
Kız bembeyazdı... Gözleri anlamsız bakıyordu... Hepsiyle teker teker tokalaştıktan sonra Defne , Sedef'in koluna girdi ve onu yukarı çıkardı.
Ben annesiyle aşağıda kalmıştım... "Seni hatırlıyorum , demek büyüdün ve bu işlerde uzmanlaştın... " dedi.
Gülümsedim... "Bize yardımcı ol evladım , lütfen." dedi... Elimden geleni yapacağımı söyledim.
Defne , Sedef'i odasına bıraktıktan sonra yanımıza indi... Henüz eve girmemiştim.
O sırada Sedef'in odasına baktım , pencereden bana nefret dolu bakıyordu... Görmezden geliyordum... Ailesinin farketmesini istemezdim.
Ben ona bakmadıkça o daha da sinirleniyor , cama vuruyordu... Sesi duyuyordum , o cama vurdukça sanki beynime cam kırıkları batıyor gibi hissediyordum ama belli edemezdim.
"Dilerseniz içeri geçelim" dedi annesi ve eve girdik...
Evin her yerinde bir kağıda yazılmış dualar , tesbihler , nazar boncukları vardı...
Salondaki koltuklara oturduk ve konuşmaya başladık...