+26
Yine aynı hastanedeki rüyayla sıçrayarak uyanmıştım. Tırnaklarım etime batmıştı ve kollarım demir gibi kaskatı hale gelmişti. O anda kapı açıldı. Gelen Zehra'ydı ve birden gevşemiştim. Eve gitmeye hazır mısın? diye sordu. Evet diye cevapladım. Gülümsedi. Yine birden Sıla'nın anıları gelmişti gözümün önüne, gülüşü de tıpkı onun gibiydi. Hadi hazırlan demesiyle tekrar kendime geldim ve kafamla onayladım. Zehra çıktıktan sonra kıyafetlerimi giydim. Ordan çıktığımda bulunduğumuz yerin aslında evime çok yakın bir okul olduğunu fark ettim. Binanın sigortalanmadığı için boşaltılan okuldu bu, o kadar sene hiç fark edememiştim. Evin kapısına geldiğimde derin bir nefes alıp verdim ve zile bastım. Kapıyı annem açtı ve gözlerinin içinin parlaması resmen benimde içimi parçalamıştı. KAAN ! diyerek sarıldı bende ona sarıldım. Tıpkı benim zehra'ya sarıldığım gibi sımsıkı sarılıyordu. Anne yüreğinin aşkla dolu olduğunu da o zaman fark etmiştim.
Nasıl oldu? iyileştin mi? Baban içerde gel hemen geel diyordu ve çok heycanlı aceleci bir sesi vardı. Sakin annem diyerek içeri girdim. Babam beni gördüğünde tıpkı annem gibi bağırıp bana sarıldı. Otur oğlum, anlat bakalım neler oldu? dedi. Pek bişey yok baba, doktor 1 hafta gözlemledi ve artık düzeldiğimi söyledi dedim. Çok sevindik oğlum dedi babam. Annemse Odanı her gün temizledim oğlum herşey bıraktığın gibi dedi. Odama geçeceğim dediğimde annem yemeğin birazdan hazır olacağını söyledi. Kafa sallayıp odama gittim.
Odama girdiğimde gerçekten her şey bıraktığım gibiydi. Gözlerim bir kez daha dolmuş, dizlerimin bağı bir kez daha çözülmüştü. Duvarımda, dolabımda her yerde Sıla'yla çekilmiş fotoğraflarımız duruyordu. Her aklıma gelişinde resmen ilk gün ki gibi kahroluyordum. Fotoğraflardan birini elime alıp Sıla'nın yüzünü ağlayarak okşarken buldum kendimi. Kapı tıklatıldı. Gelen annemdi. Gir anne diye seslendim elinde bir kutuyla içeri girdi. Yemek hazır oğlum. Bu arada bu kargo dün sana geldi. diyerek uzattı. Şaşırdım ama fazla tepki vermeden kutuyu aldım ve teşekkür ettim. Annem odadan çıktı. Kutuyu açtım hızla. Bir not ve büyükçe bir defter vardı. Notu okumaya başladım.
Kaan Bey, burdan bir şekilde çıkmışsınız buna çok sevindim. Buna ulaşıp ulaşamayacağınızı bilmiyorum ama elimde size dair olan tekrar adrese yollamak en mantıklısı gelmişti. Bu defter buraya geldiğiniz de bir adam tarafından sizi ziyaret sonrası baş ucunuzda bırakılmıştı. içini hiç okumamıştım. Ancak siz gittikten sonra okumak istedim. Sanırım bunu görmeniz ve bir şeyleri bilmeniz gerekiyor. Umarım iyisinizdir. Umarım size ulaşmıştır bunlar. SEVGiLER, HEMŞiRE AZRA
Ben tamamıyla unutmuştum onu. Olanların etkisiyle bir teşekkür bile edememiştim ona. Bir not gönderecektim. Çünkü eğer bu gün burdaysam onun sayesindeydi kısmende olsa. Defteri elime aldım ve açar açmaz gözlerim daha öncekilerin 2 katı doldu. Bu sefer resmen kendimi tutamayıp çocuk gibi ağlayama başlamıştım..
Bu Sıla'nın günlüğüydü..
Tümünü Göster