-
401.
+31 -1Odadan çıktığımda daha önce fark etmediğim, fark etmeyişime de şaşırdım bi enerji vardı içimde. Askerlerden biri Beni izleyin efendim diyip yürümeye başladı bende onu takip ettim. Demirden bir kapının önüne geldik ve asker eliyle kapıyı işaret edip tekrar geldiği yere doğru devam etti. Kapıyı açtığımda bomboş saha gibi yer olduğunu gördüm. Zehra kapının yanındaki duvara yaslanmış bekliyordu. Beni görünce Demek geldin. dedi ve arkasını dönüp sahanın köşesinde bulunan kabin tarzı camdan bir yere girdi ardından salonda hoparlörlerden ses geldi. Salonun en sonuna kadar koşup geri döneceksin. Geri dönüp salon kapısına dokunduğunda antrenmanın bitecek Zehra mikrofondan konuşuyordu. Aklımdan Bu nasıl bi antrenman boş bi yerde koşarak mı kendimi keşfedicem diye geçirirken ses geldi. Başla ! Salonun en son ve en tepesinde bir sayaç saymaya başladı. Bende koşmaya başladım.Tümünü Göster
Koşarken çok hızlı olduğumu fark ettim. Salonun çok büyük olmasına rağmen yolu nerdeyse yarılamıştım. Birden sağ tarafımda bir rüzgar hissettim. Tıpkı Nejat Amca'nın odasında olduğu gibi yavaşlamıştı sanki zaman. Kafamı çevirdiğimde küçük bir hançerin bana geldiğini gördüm. Tam boynumu hızalamış yaklaşıyordu. Kafamı eğmemle zaman tekrar normale döndü ve hançerin ne kadar hızlı geldiğini o zaman anlamıştım. Betonda büyük bir sesle çarpan hançer duvardaki demire değdiğinde kıvılcım çıkartmıştı. Koşmaya devam ederken aynı rüzgarı arkamda hissettim döndüğümde aynı şekilde 5 hançerin yan yana üstüme geldiğini gördüm ve sağ doğru attım kendimi. Takla atarak yaklaşık 3 metre yana kaçmıştım. Salonun yarısını geçmiştim.
Birden salonun sonu olarak gördüğüm yerin aslında bir duvar olduğunu gördüm. Yarısından sonra bir ip vardı ve tepede küçük bir aralık. Oraya zıplayabileceğimi sanmıyordum ama denemek zorundaydım. Çünkü arkamdan ha bire bir şeyler fırlıyordu. Duramazdım.. Duvara 1 metre kalası sıçradım ve kendime hayret etmiştim. ip yerden yaklaşık 4 metre yukardaydı ama yakalamıştım. Tırmanmaya başladım o sıra da arkamdan bir rüzgar hissi daha geldi. Döndüğümde yine bi hançer bana doğru geliyordu ve ayağımı duvara koyup kendimi sol tarafa attım. Tırmanıp diğer taraftan aşağıya zıpladım. Normal de bu yükseklikten atladığımda ayağımın kırılma ihtimali dahi vardı ancak hissetmemiştim. Koşmaya devam ettim ve önümde birden aralığı yarım metreye yakın olan 2 lazer belirdi. Hoparlörlerden ses geldi. Ortalarından geçmelisin ! --Ne? dedim içimden ama çoktan yaklaşmıştım lazerlere zıpladım ve vucudumu dümdüz tutmaya çalıştım. Gözlerimi kapatmıştım bir anlığına, açtığımda başarmıştım. Artık salonun sonuna gelmiştim. Duvara fazla da bakmadan geri döndüm ve aynı yolları yine geçtim. Duvara geldiğim de tırmanıp aşağıya zıpladım ve az da olsa yorgunluk hissediyordum. Kafamı koşmak için kaldırdığımda 5 tane kapıda gördüğüm askerlere benzeyen adam karşımdaydı. Hoparlörden ses geldi. Onlar seni öldürmek için orda ! Sen onlara acırsan, ölen sen olursun. 2 sinin elinde bıçağa benzeyen şeyler vardı. 1 inde ise ucundan kıvılcım çıkartan sopa tarzı bir şey. Üzerime doğru koşmaya başladılar..
Tam ellerimi kaldıracakken zaman yine yavaşlamıştı. Adamlar yumruk atarken sanki ağır çekime alınıyordu zaman. Yumruğunu tutup diğerinin göğsüne tekme attım. Acaip bir kemik sesi gelmişti adamın göğsünden. Kolunu tuttuğumun da tersten dirseğine vurdum daha kötü bir seste ordan geldi. Tam tekrar zaman normale dönmüşken yine ağırlaştı ve rüzgar hissediyordum. Birisi çaprazımdan elindeki bıçağı sallarken biriside üstüme doğru koşuyordu. Kafamı eğdim ve bıçağın kafamın üstünden geçişini hissettim. O an fark ettim ki koşan adam o bıçağa doğru geliyordu artık. Durmasına fırsat vermeden adamın eline tekme attım ve karşıdan gelen adamın boynuna denk geldi. Kafası bir anda koptu ve yere düştü. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Hem birini öldürmüştüm hemde elindeki bıçaklar gerçekten keskindi. Tekrar zaman yavaşladı ve adam tekrar boynuma hamle yapmıştı. Yana çekildim ve kolunu tutup dizime vurdum. Bıçak yere düşerken birden alıp adamın boğazına sapladım. içimde yersiz bi mutluluk vardı. Resmen zevk alıyordum artık. Daha sonra zaman normale döndü ve bana doğru koşan sopalı adamı gördüm. Bıçağa ihtiyacım yoktu ve üzerine doğru fırlattım. Bıçağın elimden çıkış hızını hissettiğimde kendime gerçekten şaşırdım. Adamın göğsüne saplanan bıçak adamın tabiri caizse röveşataya kalkmasına sebep oldu. Kapıya doğru yaklaştım. Kulpuna asıldım ancak kilitliydi. Yukardan ses geldi.
Salonun sonundaki duvarda olan düğmeye bastın mı? dedi. Yine birNe?'' çektim içimden ve zorlanma sesleri çıkartarak geri koşmaya başladım.. -
-
1.
0Az hizli
-
2.
0Hadi bekliyoz pnp
-
1.
başlık yok! burası bom boş!