Kadın kocasını boğarak öldürüyor. Mahkemede "içki içiyordu eve alkollü geliyordu" diyor.

Katilin muhtemelen bir sevgilisi var ve cinayette ondan yardım almış.

Planlı cinayet. Hem de sadistçe bir yöntemle işlenmiş. Cezası, başka bir ülkede işlense ya idam, ya ömür boyu hapis.

Türkiyedeki mahkemenin aldığı karar ne?

Tabii ki Beraat.

Batı'da bir mahkeme, cinayet davasında Beraat kararını kolay kolay vermez. Delil yetersizliğinden serbest bırakabilir mahkumu. "O anda aklı başında mıydı değil miydi emin değiliz. O yüzden serbest kalmalı" diyebilir. Veya hafifletici sebeplerle cezayı erteleyebilir.

Ama Beraat vermez. Apaçık katil olan birine, "suçsuz" demez.

Türkiye istersen adamı öldür, lahmacun yapıp ye, yine de ceza almazsın. Tabii eğer kadınsan.

Dünyada hiçbir ülkede bir kadına sokakta laf atıldığı zaman, laf atan adam oracıkta halk tatafından linç edilmez. "Bana ne" der geçer insanlar.

Dünyanın hiçbir ülkesinde kadın, hem bekareti sömürüp hem de bekaret kavramından şikayet etmez.

Türkiyede ise kadın, hiçbir şey vermeden "sevgilisini" parmak ucunda oynatmak için "evlenmeden olmaz," der. Bir yandan da feminizm kasar sosyal medyada.

Çözüm ne? Tabii ki diğer milletlerin kadınlarına yürümek.

Cinsel hayat konusunda dersler veren bir Amerikalı şöyle yazıyor: "Türkiyede en çok dikkati çeken şey, erkeklerin kalitesinin kadınlarınkinden daha yüksek olması."

Yani: Türkiye sokaklarda it suratlı şişko kezbanlar ve dalyan gibi delikanlılar geziyor.

Adeta tanrıça muamelesi gördüğü halde hepimizden nefret eden yerli mal kadınlardan ben ümidi kestim. Siz de kesin ve s*kinizin doğrultusunu diğer uluslara doğru çevirin!