-
1.
+1Var olup da yokmuş gibi duran bir sevgili vardır. Ona bağrını açmış duran bir insan vardır.
Döşünü yumruklayan, yumrukladıkça kabaran döşünün altında büyüyen ve sonra üstlendiği acıya katlanamayarak birden düşüp ölen bir insan… Âşık… Âşıklar…
Bir Kurban Bayramı’nda kurbanlık hayvanın melül mahzun bakışında yanıp kavrulmak yok mu, işte acunun bütün acılarının toplandığı yer orasıdır.
Orası, döşüne, ciğerine sığınmış, orada yitmiş, erimiş olup da halinden haber vermeyen sevgilinin yurdudur…
Oraya sığınmış olan sevgili de, sevdiğini özler. Ancak dışarıya ses vermez. Çünkü bütün sevgiler gizlidir. Bir sevginin mahremiyetini açığa vurmak cinayettir. Hem de cinayetlerin en alçakça olanı…
Ona belki bir telefonun cılız sesiyle ulaşmak bile mümkündür. Ancak has âşık asla bu pespayeliğe başvurmaz. Asla sevgisinin kelimelerini tellerin, telsizlerin emanetine terk etme bahtsızlığını yaşamaz. Çünkü sevginin emanet edilebileceği hiçbir emanetçi olmamıştır yeryüzünden. Yalnız bugün değil, başından beri, dünya kurulduğundan ve onun üzerinde âşık ruhlar yeşerdiğinden bu yana…
Kapının menteşeleri hafiften gıcırdar.
Odada bir meltemin esintisi dolanır.
Bir fısıltının merhaba diye seslenişinin işitildiği sanılır. Bütün bunlar gerçek midir?
Onu, o anda yaşayan için elbette gerçekliğin en gerçeğidir bütün fısıltılar, tüllerin havalanıp dalgalanması… Ama böyle bir şey var mıdır, olmuş mudur, olması olası mıdır? Meçhuldür. Meçhul kalmaya devam eder.
Her şey âşıkın yüreğinde olup biter. Yüreğinde ve ciğerinde…
Kussa, o anda ortalığa yanmış, kavrulmuş ciğer parçaları savrulup dökülecektir…
edit : youtube.com/watch?v=NvuGlIVguYY (huzur içinde dinlenmeli)
başlık yok! burası bom boş!