Ve başka başka kimlik alanlarına silahla girmeye başladılar. Bir yanda Bodrum'da islamî dinlenme tesisi üretirken başka bir alanda parası neyse verilmiş dereler, dağlar silahlı müdahale ile duvarlar arasına alınıyor. Daha başka kimlik alanlarında ise yerlerde kan var.
Kimlik siyaseti ile varlığını kuran ve sürdüren bu aklın karşısına yine kimlik siyaseti ile dikilen muhalefetin her defasında daha da ağır hezimete uğrayıp sandık devrimine mahkum edilmesi, ama hâlâ aynı kimlik siyasetinde ısrarını da sürdürmesi Türkiye Kuş Partisi'nin komedi anlayışının temel zeminini oluşturdu.
Kuş olmaklığın karşısına "46 kromozomlu" diye çok geniş ve kapsayıcı bir üst tanım koyup önce tarihin öznesinin ne olduğunu -fakat "nasıl" olmadığını- anlatırken, bu sorun aşılsa bile, insanlığın beşer aklı ile bir sonraki aşamada canlılar arasında hiyerarşi kurgulayan başka bir yanlışlıklar silsilesine gömülmeye mahkum olduğunu da anlatmaya çalıştım. Belki de uzak gelecekte Asimov'un yapay zeka / birey sorunu, Haraway'in Cyborg Manifestosu'nda bahsettiği ilintiler doğrultusunda gelişecek.
Fakat insan makineye ikinci sınıflık atfetmiş olsa bile bu yeni bir hata değil. Çünkü önce hayvanlara sonra da kendi kendisine bunu yaptı. Şimdi buna izin veren yegane yoldaşına, aidiyet gücünü borçlu olduğu cansız nesnelere ruh üfleyip onları ikinci sınıf haline getirmeye çabalıyor. Çok güldüğünüz robot iteklemeli videonun aslında koca bir tarihin birebir tekrarı olduğunu bir an bile akıldan çıkarmamalı.
Çünkü insan, zaten evriminin başlangıcında, primatlar arasında dolanan bir cyborg'tu. Organik aklına "işaretler sistemi" olan bir lisan oyunu sokuşturmuştu. Tıpkı bugün bizim makineleri programladığımız gibi.
O işaret sisteminden, "muallaklere, Kürtlere, Alevilere hayır!" diyebilmesini sağlayacak düzlemi kurdu. Adını koyabildiği şeyin niteliğini keşfedebildi, niteliğini keşfedebildiği şeyi kontrol edebildi, kontrol edebildiği şeyi ise çitlerle çevirdi ya da tasmaladı.
Özel mülkiyet, işaret edilebilen her şeyi kapsayacak hale gelene kadar durmayacak.
Bunun adını faşizm koyup koymamak ise, kişinin ihtiyacına göre ona özel üretilmiş bireysel putlara tapmakla, küresel putlara tapmak hakkının satılacağı piyasanın hareketliliğine bakar.
Veda etmeden önce son bir şeyden daha bahsetmem lazım:
Dört bir yanınızda bomba patlarken, sağ kalmanız dışında dileğim şudur:
Kapalı bir sistem içerisinde, enerji yüklü parçacıkların birbirlerine etkidiğini unutmayın.
Bombaları patlatanlar ve bombayla patlayanlar arasında çift yönlü bir neden/sonuç ilişkisi var. Aksi takdirde, yani bu neden/sonuç ilişkisinin doğrudan ya da dolaylı olarak bir yerinde değilseniz, bu kapalı devre içerisinde enerji yüklü bir parçacık değilsiniz demektir. O halde boş yere muhalefet etmenin gereği de kalmaz, rahatlıkla kaba bir kaderciliğe yönelebilirsiniz.
Yok, burada hâlâ savunulacak bir hak görüyorsanız, o halde savunularınızın eş zamanlı olarak kaç tane hakkı suistimal ettiğini dikkate almanızı öneririm.
Zira içinde bulunduğumuz bu durumun nedeni, bu hududa riayet etmeyişimizdendir. Maruz kaldığınız güncel erkin de, en başından beri narsistçe ve pişkince çiğnediği şey budur.
Neyse, konumuza dönecek olursak:
Türkiye Kuş Partisi, çok geniş ya da sadık bir kesime ulaşmadı. Admin olarak hiç bir zaman öyle kaygılara da sahip olmadım. Kuşları severim, sevdiklerimi kuş olarak görürüm. Bunu kendime sakız ettim, kendimce gülüp eğlendim, bu esnada sizler de tanık oldunuz. Asla ana akım fikriyatın araya sızmamasını istemiştim sadece. Derdim buydu, bulduğum da bu oldu.
Lakin yeterince eğlendim ve tadında bırakmam gerektiğini anlıyorum. Güzel şeyleri sündürüp saptırmaktansa, bazen hatıraya dönüşmelerine izin vermek gerekli. Bazı şeyleri güzel yapan da zaten sonlu oluşu değil mi?
ilave olarak, değinmeden bitirmek istemediğim insanlar var:
isimlerini ifşa etmesem de kim olduğunu kendileri zaten bilen, bana gönderdikleri görseller ile destek olan, sayfanın paylaşımlarını okuyan, paylaşan, beğenen, sorular soran, mesaj atan, sayfa adını tag'leyerek mevzulara işaret eden, yorumlarıyla paylaşımlara cila çeken, arada kaynattığım ya da araya sıkıştırdığım minik detayları yakalayıp dile getiren, sayfa adına herhangi bir çaba sarfetmiş (önünü kestiklerim de dahil) olan
ya da en önemlisi; kuşları seven
tüm takipçilere tekrar teşekkürler.
Türkiye Kuş Partisi, bu son mesajı ile resmen ve fiilen kapanmıştır. Kuşlar olarak, giderken sizi Satie ile uğurluyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=dtLHiou7anE
Sağlıcakla ve hoşça kalın.