/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    Sevdiğim bir kardeşimin ricası ile açılmış ve yazı kendisinin yazmış olduğu ekşisözlük'ten kopyalanma ile alınmıştır.

    Sevdiğimiz bir kardeşimizin annesi son demlerini yaşarken, belki de birazcık olsun rahat edeyim derken Hipokrat'ın yeminindeki insanın hayatına saygı gösterme kısmını atlamış bir doktor tarafından yaşatılmış bir şerefsizlik örneği.
    Bu gibi doktorlar her yerde karşımıza çıkabilir, çıkmaması için insan hayatına değer vermeyen ve hastaların ölümüne skor gözüyle bakan hekimlerin en hafif tabirle meslekten gibtir edilmesi gerekir.

    yaklaşık 1.5 yıldır yeditepe üniversitesi hastanesi’ nde kemoterapi görmekte olan annemi 2 gün önce son yolculuğuna uğurladık. bu süreçte yaşadığımız iyi ya da kötü her şey, hayatımın sonuna dek zihnimde kalacak. fakat son dönemde yaşadığımız bir olay var ki, bu saygısızlığı hayatım boyunca unutmayacağım.

    2 hafta önce annem fenalaştıktan sonra, annemi ambulans ile yeditepe üniversitesi hastanesi’ ne getirdik. annemin doktoru olan, onkoloji bölümünden doç. dr. orhan önder eren, bu kez ‘terminal döneme girmiş olan’ annemi kabul etmek istemedi. fakat annem sürekli ‘’beni yeditepe’ ye zütürün’’ diye sayıkladığı için de, onu oraya yatırmaktan başka çaremiz yoktu.

    normalde, tedavi süresi boyunca fenalaşma gibi durumlarda hastanenin acil servisini ve hasta yatışı ek ücret ödemeksizin kullanabiliyorduk. bu tamamen doktorun insiyatifine kalan bir durumdu ve bu gibi durumlarda daha önce hiç ek ücret ödemedik.

    doktorun reddetmesine karşın, annemin de ısrarları neticesinde hastaneye ‘harici’ olarak giriş yapmak zorunda kaldık. bu raddeden sonra bizim için paranın bir önemi yoktu. elbette maddi ve manevi anlamda zor durumdaydık. 1.5 yıl boyunca varımızı yoğumuzu annemin tedavisine harcadık. ancak ne olursa olsun bu durumda annemi kıramazdık ve hastaneye girişini sağladık. tabi ki doktorun onayı olmadığı için, geceliği 4.5 bin lira gibi bir ücreti olan yoğun bakım ünitesine annemi yatırdık.
    yaşanılan tatsızlığın maddi boyutu bir kenara, doktorun annem için sarfettiği sözleri hiçbir zaman unutmayacağım.

    her şeye rağmen annemi oraya yatırdığımızı izleyen doktor, yanındaki hemşirelere isyan edercesine ‘’başımıza bela getirdiler’’ cümlesini sarfetti. o esnada dayım ve ben duvarın arka tarafında kaldığımız için bizi görmediği için bu cümleyi sarfettiğini düşünüyoruz.

    canımızı, hayatımızı, sevdiklerimizi emanet ettiğimiz hipokrat yeminli bir doktorun, hastasını ‘’bela’’ olarak görmesi, tıp ve etik açısından ne kadar doğrudur bunu sorguluyoruz günlerdir.

    hayatım boyunca her zaman bu mesleği icra eden insanlara saygı duydum. tedavi başarılı olur ya da olmaz, bu ayrı bir konu. ancak ben, hastalığının terminal dönemine girmiş bir hastasını ‘’bela’’ olarak niteleyebilen bir doktora nasıl saygı duyabileceğimi gerçekten çok merak ediyorum.

    allah kimseyi, doç. dr. orhan önder eren gibi acımasız ve hastasına karşı saygısı olmayan insanların eline düşürmesin.
    ···
   tümünü göster