-
501.
+8Hepimiz acılar içindeydik. Selim artık kendini kaybetmiş durumdaydı, Funda deseniz içi yanıyor. En soğuk kanlı ben duruyordum aralarında. Artık o kadar acının üzerine ne kadar soğuk kanlı kalınabilirse.Tümünü Göster
Cemil abi hala ortalarda görünmüyordu, düşünüyorum da gerçekten gelmedi mi o buraya?
Selim'i ayağa kaldırıp bir hemşireden yardım istiyoruz. Bir oyada zütürüp sakinleşmesini ve uyumasını sağlayacak ilaçlar veriyorlar. Funda, canımın içi, biraz daha sakinleşti, sürekli bana sarılıyor. Biliyor çünkü ölümün acısını, kaybetme korkusunu...
Alıp zütürdüler canımızdan bir parçayı bizden, soğuk, karanlık bir odaya...
Polis geldi, olayla alakalı soruşturma açılmış normal olarak. Hepimizin ifadesini almak istediler ama Selim çoktan ilaçların etkisi altına girmişti. Funda ve ben bildiğimiz ve yaşanan her şeyi anlattık. Aslında sadece yaşanan şeyleri anlattık çünkü olayın neden yaşandığı hakkında kimsenin en ufak bir fikri yoktu. Cemil abi hariç...
Onu düğün salonundan beri görmediğimizi belirttik polislere. Orada bir inceleme ekibi olduğunu, kamera kayıtlarından tutun orada bulunan herkesten bilgiler toplandığını iletti bize. En kısa sürede yakalanmasını istiyorduk bizi koparan insan artığının.
Yorulduk, ayakta durmak ızdırap geliyor. Funda lavaboya gidiyor yüzünü yıkayıp kendine gelmek için, ben Selim'in yanına oturup saçlarını okşuyorum kardeşimin. Üzülme kardeşim, diyemiyorum. Ağla kardeşim, günlerce hatta aylarca ağla. Ağla ki dışına atabilesin acılarını, içinde biriktirme yeter ki. Geçecek kardeşim, her şey geçecek diyemiyorum çünkü geçmeyecek. Sönmeyen asla yüreğinin yangını kardeşim. Yıllar geçse, evlensen, yaşlansan bile her zaman aklında olacak. Bembeyaz yüzünü asla silip atamayacaksın gözlerinin önünden. Her şeyi silip atmak isterdim aklından ama yapamam ki kardeşim. Bu da senin kaderinmiş, senin sınavın, büyük acın... Uyu şimdi kardeşim, uyu ki farkında olma şu zamanın. Uyu ki sadece güzel günlerinizi göresin rüyalarında. Ah be kardeşim, reva mı bu senin yaşadığın...
Funda Cemil abiyi soruyor, Selim'in yanından ayrılıp telefona sarılıyorum, ulaşılamıyor. Haber verip hemen cafeye fırlıyorum, bulamıyorum. Yok oldu adeta tek dayanağımız.
Tekrar hastanedeyim, Funda, gözümün nuru uyumuş kalmış Selim'in baş ucunda. Uyandırıp hadi eve bırakayım seni diyorum istemiyor.
-En azından hızlıca gidelim üzerimizi değiştirelim. Selim daha uyanmaz, görmesin bizi böyle gözlerini açtığında. Zaten biliyor her şeyi ama gelinlik damatlık daha kötü eder onu. Normal bir şeyler giyinip gelelim.
ikna oldu Funda ben böyle söyleyince. Hemen alelacele eve gittik, çıkardık kara gün kıyafetlerimizi fırlattık bir kenara. Bir şeyler yemek içmek kimsenin aklının ucundan geçmiyor zaten.
+Ne kadar korktuğumu anlıyor musun şimdi? Ne kadar üzüldüğümü...
-Hepimiz üzgünüz o nasıl laf öyle Funda?
+Hasta yatağında sen yatarken...
-...
+Yalvarırım bırakma beni böyle bir durumla baş başa. Şimdi sen varsın, buna rağmen zor dayanıyorum Seda'nın gidişine. Sensiz hiç dayanamam ben Can...
-Konuşma böyle, biliyorsun her zaman yanında olacağımı. Aklına dahi gelmesin bensiz bir gün. Tamam mı?
Haklı kız. iyi bile dayandı bunca şeye. Yıllarca acılar içinde yaşa sonra sevdiğin insan ölümle burun buruna gelsin aylarca. Sonra tem her şey düzeldi yaralar sarıldı de, canından bir parça kopsun. Buraya gelmemiş olsam, bu kız bu kadar üzülmeyecekti. Buraya gelmemiş olsam, Seda ölmeyecekti. Bela mıyım yoksa azrail mi?
başlık yok! burası bom boş!