entry @1'e sığmadığı için buradan devam ediyorum.
uzaylılar ve piramitler
tarihimizden bu yana, yine varolan irademizin sebebiyle, doğaüstü varlıklar tasvir edip onları kişileştirme ve hatta tapınma gibi huylara sahip olduk. aslında, nereden geldiğimizin cevabı da burada saklıydı.
bulunduğumuz galakside, dünya dışında hiçbir gezegenin faal olmamasının nedeni neydi?
sahip olduğumuz zarar verme içgüdüsü, bunun belki de ilk sebebidir.
şuan "insan" adını verdiğimiz canlı türü şeklinde hayatımızı devam ettirirken, milyonlarca yıl önce farklı şekillerde ama yine irade sahibi olarak varlığımızı sürdürüyorduk.
reenkarnasyondan bahsetmiyorum, öyle birşey hiç olmadı.
bahsettiğim, zaman içinde değişim aşaması geçirdiğimiz, bir anlamda evrim geçirdiğimizdi.
bulunduğumuz galaksideki gezegenler, bir zamanlar tahmin edilebileceği gibi faaldi.
ancak bahsettiğim zarar verme içgüdüsü, o gezegenlerin sönmesine ve yok olmasına neden oldu.
evrende yüzbinlerce galaksinin olduğunu günümüz teknolojisinde bulabiliyorsak, bu galaksilerin hiçbirinin boş olmadığını, en azından bir zamanlar faal olabileceği gerçeğiyle karşı karşıya kalırız.
samanyolu galaksisinden bir önceki galakside farklı bir yaşam formu olarak devam eden insanlık, bilim ve teknolojide zaman içinde muazzam bir ilerleme kaydetti. ancak bu ilerleme, oralardaki hayatın yok olmasına sebep oldu.
gücüne güç katabilen her canlı varlık gibi, orada hayatını sürdüren "insan"lar da bir süre sonra gelişmiş silahlarıyla birbirlerini yok etmek istediler. bu türlerden kalanlarıysa, bir şekilde kendisinden bir sonraki galaksiye kaçarak yeni bir hayat başlattılar.
bir zamanlar gezegen olarak kabul ettiğimiz ancak artık -nedense- kabul edilmeyen plüton'da varlıklarını devam ettirmek istediler.
tarih yine tekrrür etti ve insan iradesinin getirdiği ilerleme içgüdüsüyle orada da güçlenip çoğaldılar. bir süre sonra yine birbirlerine düşman oldular.
bu tekerrür etme olayı, diğer gezegenlerde de yaşanması sonucunda, dünyada hayatın başlamasına kadar süregeldi.
son olarak mars'ta birbirini yiyen "insanlık"tan kalanlardan bazıları, buraya gelerek yeni bir hayat başlatmak istediler.
piramitlerin varolma sebebi de, bu konuyla alakalıdır.
sahip olduğumuz şuanki teknolojiden oldukça ileri teknolojiye sahip olan farklı gezegenin irade sahibi canlıları,
burada kendilerine uygun yaşam koşulları inşa ettiler.
diğer galaksilerde de muhtemelen aynı olaylar yaşandı ancak, bu tür irade sahibi canlı topluluklarından her birinin, diğer toplulukların da varolabileceğini düşünmesine hiçbir engel yoktu.
fakat, zaman içinde yine birbirimize zarar vermeye başladık ve ömrümüz kısaldı, genetik özelliklerimizi kaybettik.
yine de bazı özelliklerimiz halen varlığını koruyor.
örneğin, 2 farklı cinsiyetimiz bulunmasına rağmen, 8 farklı kan grubumuzun bulunması, bizi istemeden de olsa başka gezegenlerden hatta başka galaksilerden gelip buraya yerleşmiş olabileceğimiz ihtimaline itiyor.
uzaylı dediğimiz diğer galaksilerde yaşayan canlıların, zaman zaman buraya uğrayıp hiçbirşey yapmadan gittiklerini okuyoruz gazetelerde.
neden insanlarla iletişime geçebilecek oldukları halde bunu yapmıyorlar?
bunun muhtemel sebebi, bizim ilerlemekten çok geri gitmemizle, belli başlı düşüncelere bağlık kalıp ilerleyememizle alakalıdır. açıkçası, bizi muhattap kabul etmiyorlar diyebiliriz.
çünkü, bizimle iletişime geçtiklerinde, onları düşman olarak görebileceğimizin farkındalar ve onlar yine muhtemelen bize zarar vermemek için ortalığı karıştırmak istemiyorlar.
sürekli görünüp görünüp gitmelerinin sebebiyse, bize bilim adamı-fare mantığını çağrıştırabilir.
bir bilim addıbının, peyniri bulmasını istediği fareyle konuşmaya çalışması bize ne kadar mantıksız geliyorsa, uzaylıların da bizimle konuşması durumu emin olun onlara o kadar mantıksız geliyor.
birgün gerçekten insan olduğumuzun ve hepimizin aslında diğerimizden hiçbir farkımızın olmadığı gerçeğinin farkına varıp, ilerleme kaydedebilirsek, onlar da bizimle iletişime geçmekten çekinmeyeceklerdir.