-
276.
+9Henüz ne zaman döneceğimiz hakkında bir fikrimiz yok. Özledim aslında rutin yaptığım şeyleri. Ama yılların üzüntüsünü silene kadar yılmadan devam etmek istiyorum.Tümünü Göster
-Pikniğe gidelim mi? Günlerdir hep şehirde, binaların arasındayız. Çimenlere uzanıp sessizliğe dalmayı özledim.
+Olur. Güzel olur hatta ya, binelim arabamıza, sürelim şehrin dışına. Vardır elbet güzel yerler. Ağaçların gölgesinin vurduğu, kuşların şarkılar söylediği, çiçeklerin süslediği bir yer buluruz mutlaka.
Ben kendime kelime sihirbazı derdim, Funda da iyi laf yapıyormuş meğer.
Hiç bir şey yok ama elimizde pikniğe dair. Alışveriş yapmak gerekiyor.
+Hadi hazırlan alışverişe gidelim. Hazır yemeklerle gitmeyeceğiz herhalde dimi?
-Tabi ki hayır. Sepeti var, örtüsü var, çatalı-bıçağı-kaşığı var. Çayı var, ocağı var. Neler neler lazım bize bir bilsen ohoo.
+Hadi o zaman oyalanmayalım
Bugün gitmeyecektik zaten, sabah erken saatlerce çıkmak lazım yola. Hem bilmediğimiz bir yere gideceğimizden yolun ne kadar süreceğini bilmiyorduk, hem de piknik dediğin öyle hemen yemek yiyip dönmek değildir ki. Erkenden gidersin, yer beğenirsin. Hazırlanırsın, örtüleri serersin yere, yiyeceklerini hazırlar koyarsın ortaya. Oturur bir çay demlersin ilk önce, çayla beraber hafif bir kahvaltı yaparsın. Sonra gezmeye gidersin ağaçların arasında, başka türlü zevk alamazsın ki öyle değil mi sizce de?
Büyük bir markete geldik şimdi, ikimiz de birer alışveriş arabası aldık. Birimiz yiyecekleri halledecek, diğeri daha teknik şeyleri. Eh, görev dağılımı şimdiden belli oldu dimi? Yiyecekleri Funda, teknik elemanları ben alacaktım. Ayrıldık marketin içinde ama görmeniz lazım. Dışarıdan biri baksa bize zanneder ki özel göreve hazırlanıyoruz. Birimiz tahrip edici maddeleri hazırlarken diğeri teknolojik ekipmanı dizmekle görevlendirilmişti.
-Sen yiyeceğimiz şeyleri ayarla, canın ne isterse at arabanın içine. Ufak ufak şekerlemeler vardı ya, onlardan da al biraz, yolda giderken iyi oluyor. Bende örtüleri, ocağı ıvırı zıvırı alırım kasada buluşuruz yine.
+Tamam ben şuradan başlıyorum o zaman. Senin alacağın şeyler daha arkada kalıyor, endamlı endamlı yürü de bi bakayım sana hadi (pis pis sırıtarak)
-Uyuz (neden güldüm ki ben buna)
+Muah (bir öpücük attı uzaktan uzaktan, yanına koşasım geldi)
Eveet, şimdi gelelim işin zorlu kısmına. Neler lazım olabilir. Tabak, bardak, bıçaklar, genel mutfak gereçlerini alalım bakalım ilk önce. Sonuçta ellerimizle yemeyeceğiz dimi? Yani. Peçete ve ıslak mendillerden alayım, kesme tahtası da lazım olacak, nerdeydi onlar... Hah, gel bakalım sen de. Ne kaldı geriye? Üzerine oturabileceğimiz minder tarzı şeyler var mı acaba. Yastık falan.
-I'm sorry, can you help? (pardon, yardımcı olabilir misiniz?)
+Yes? (buyrun?)
-I'm looking for a pillow to sit on. (üzerine oturmak için yastık arıyorum.)
+for a nature trip? (doğa gezisi için mi?)
-Yes. (evet.)
+you can find at the back of aisle two from here. (buradan iki koridor arkada bulabilirsiniz.)
-Thank you so much (çok teşekkürler)
+I would ask. (rica ederim)
Evet, minder tarzı şeylerin yerini de öğrenmiş olduk. Umuyorum ki örtüler de oralardadır. Evet, tahmin ettiğim gibi, tekstil ürünleri buralardaymış. Pofuduk iki yastık, büyük bir örtü bunlar da tamam. Ee, başka? Bize bir ocak lazım, ama bir daha kullanılmayacak nasılsa. Geçenlerde görmüştüm başka bir markette, tek kullanımlık ızgaralar vardı yakacağı falan içine kit halinde. Burada da var mıdır acaba. Gezelim bakalım, hem gözüme çarpan bir şey olursa aklıma gelmeyen onu da alırım.
Çay lazım, çaydanlık lazım. Çaydanlık bulalım Can. Hey yavrum be, aile babası Can. (triplere bakar mısınız)
Bu da tamam. Şimdilik aklıma başka bir şey gelmiyor, Funda'yı bulayım bari o bilir neler gerektiğini.
başlık yok! burası bom boş!