-
1.
+1 -1Şeriatten başlayalım.
Şeriat;
Kuran’ın ayetlerine, Hz. muhafazid'in sözlerine ve yaptıklarına, bunlardan çıkarılmış yorumlara dayanan, insanın yaşdıbını, toplumsal yaşamı düzenleyici, Tanrısal olduğu için hiçbir zaman değişmeyecek olan dinsel kurallar bütünü, islam hukuku.
Şeriatin tanımı budur. Peki bunu bir inceleyelim.
'Tanrısal olduğu için hiçbir zaman değişmeyecek olan dinsel kurallar bütünü'
Öncelikle bundan başlayalım.
Hiçbir zaman değişmeyen kurallar neye yol açar? Değişen yüzyılların getirdiği gereksinimler düşünüldüğünde "Kendini geliştir" diyen bir dinde, kuralların değişmez olması biraz tuhaf değil mi? Her cezanın hükmü her zaman aynı mı olmalıdır?
Bana sorarsanız burada bir terslik var...
Şeriat bu çağda kullanılması imkansız olan kurallar bütünüdür. Neden mi?
Sana şöyle açıklayayım güzel kardeşim;
Şeriatin kurallarına ya da cezalarına bakıldığında, ticaret, borçlar, şirketler, gümrük, iş hukuku ve tonla hukuk alanında sıfıra yakın madde içerir. Günümüzde Dünya ekonomisinin %90'ını içeren bu ekonomik düzende nasıl şeriat kullanılabilir? Herhangi bir ihlalde ceza verilirken neyi baz alabiliriz? O halde şeriata karşı diye ticareti mi kaldıralım? Belirli Hükmü yok diye suçları yok mı sayalım? GELIŞMEYELIM mi?
Insan haklarının bu kadar geniş kapsamlı incelenip, günümüzün temel kanunu olarak gündemde bulunduğu bu ortamda, Şeriatin sözde ADALET saydığı suç ve ceza hükümlülükleri canilikten başka bir şey değildir!
Diyorsunuz ki siz Isveç kanununa uyuyorsunuz ve dini hiç sayıyorsunuz. Şimdi bir bakın;
Isveçtekilerin mi refah seviyesi iyi sizin mi?
Onlar mı daha medeni siz mi?
Bu başka bir devlette yapılsaydı yine uyardık ki zaten bunu bir tek isveçliler yapmadı. Başka devletlerde de bu kurallar vardı Isveç bu kuralları bir araya getirdi ve bu ismi verdi. Başka bir yerde olsaydı oranın ismi verilirdi. Ve bu kanunlar Ulusal, Evrensel ne dersen de herkesin kabul ettiği kanunlar. Bir tek sen kabul etmiyorsun kardeşim. Peki niye?
Islama körşö. Şörüyata körşü... Bak yobaz kardeşim, iyi oku!
"şeriatın kestiği parmak acımaz" sözü, şeriatın ne boyutta kabul edildiğini gösterir. Etrafta, kimi katilleri, onursuz, seviyesiz, tıynetsiz insanları gördüğümüzde, bazen "şeriattaki gibi cezalandırılsalar keşke" demiyor değiliz. can alanların, aldığı canı, hayatını mahvettiği insanı kendine skor sayarak etrafta gezinmeleri, insanının canını yakıyor.
Ancak şeriat kuralları çağa uygun olarak yenilenmez. Eşitlikçilikçi değil cezacı yönetmedir ve bu bile herhangi bir yerde bulunmaması için yeterlidir.
Örnek olarak bir şeriat ülkesinde bir kadın yalnız başına dışarı çıkamaz. Yanında mutlaka bir erkek olmalı ve mutlaka baş örtüsü ve burka takmak zorundadır. Tek başına çıktığı takdirde ahlak polisi tarafından yakalanır ve falakaya zütürülür. Kadın ile erkek arasında zerre kadar eşitlik yoktur. Kadın sürekli bir hizmetli gibi yaşar ve ölür. Ben yaşadığım gelişmiş bir toplumda böyle bir sosyal ortam istemiyorum. Bu son yazdıklarımı unutmayın bunu yazımın sonunda anlayacaksınız.
Bazı kesimlere göre şeriat erkeklere özgürlük kadınlara yasak getiren bir yönetilme şeklidir.
Dünya da ki herhangi bir rasyonel ceza hukuku kitabında, "adam öldürmeyin sakın, öldürürseniz cezası şudur, yok sebebi muhtelif ise kıyas yoluna gidiniz." gibi bir maddeyle karşılaşmazsınız. Şeriatte karşılaşırsınız. Kıyas gibi bir yöntemle, kıyaslanacak milyarlarca olay ve ihtimali düşünmek durumunda bırakılan ve uzun vadede kıyas adedini kendi iyiliği için görmemezlikten gelen hakimin taşağının keyfi modeline kapı aralamıştı.
"Son paragraf tamamen alıntıdır ve bana ait değildir."
Ancak bence çok da haksız sayılmaz.
Bakın beyler ben de sizin gibi bir müslümanım. Ama şeriat bana göre dinimizle pek orantılı gibi gelmiyor.
Basitçe şöyle düşünün. "Dinde zorlama yoktur" bunu hepimiz biliyoruz. Ama şeriat kanunları içinde gayrimüslimlerden cizye vergisi alınıyor ve bunu Osmanlı da kullandı. Bana göre bu biraz zorlama gibi geliyor. Çünkü kişi kendi toprağını vergi ödemeden kullanmalı. Çünkü bu kişi Müslüman değil ve dinimize göre zorlama yok. Ama şeriatçi bir bölgede bu vergiyi ödemek zorunda. Bu kendi dininde böyle ve sırf şeriat kurallarının uygulandığı bir yerde onun ibadet etmediği bir dinin kurallarını kullanmak zorunda değil. Hristiyan bir kişi hırsızlık yaptıysa şeriat kurallarınca elinin kesilmesi gerekir. Ama burada bir sorun var bu kişi müslüman değil ve bu kurala göre eli kesiliyor. Inanmadığı bir dinin gerekçeleri yüzünden. Bu kişinin kendi dinince cezaya çarptırılması gerekir.
Şimdi diyorsunuz ki hrıstiyan birine bu kural uygulanmaz. Müslüman bir insan ben müslüman değilim diyerekte kurtulabilir ve bu da bi sorun oluşturuyor. Bir terslik var.
Tek sıkıntı bu da değil. Birisi işlemediği bir suçtan elini, gözünü, ayağını, ilerleyen safhada canını kaybetmemeli ona geri veremezsiniz. Yalancı şahitlikle sevmediğiniz birisine bunu yaşatabilirsiniz. Şu an ki sistemde hapis yatar, suçsuzluğu ispat edilirse tazminat alabilir ve kurtulur.
Aklıma bunlar gibi bir kaç örnek gelmişti ama saatlerdir bu yazı için uğraşıyorum ve şu an aklımda değil. Hatırladığımda editlerim.
Dinimizle şeriat arasında bazı çakışmalar var ve bunu Allah çakıstırmadığına göre ancak kuralların bozulmasıyla gerçekleşebilir. BIZIM BOZDUGUMUZ KURALLA. Bozulmuş bir dini kural bütününe uyulmaz. Bu yüzden Yahudilik ve hrıstiyanlık bize göre yanlış. Kitaplarında doğru bilgiler olduğu gibi yanlış bilgiler de var ve bizler bunları ayıklayamacağımız için bu kitapları yok sayıyoruz. Aynı şey şeriat içinde geçerli. Içinde bozuk yerler var ve biz bunları ayıklayamıyoruz. Bu yüzden tevrat nasıl yok sayılıyorsa bu sistemde yok sayılmalı.
Günümüzde de cizye vergisi gibi bir vergi var. Yabancı bir insan Türkiye de toprak işletiyorsa ondan ayrı bir vergi alınır. Ama bu kendi devlet meseleleriyle alakalı. Yabancı ülkelere ayrıcalık verilmemesi, kendi toprağımızı kendimiz işletmemiz için. Şimdi bazıları bu şeriattaki kuralla aynı şey diyecek ama değil. Biri dinle diğeri devlet işleriyle alakalı. Şeriatte Hrıstiyan bu kurala uymamalı ve vergi ödememeli ya da uymalı ve ödemeli bu konuda bir kesin nokta bulamadım. (Bilenler bana bu kısmı açıklasın, hangisi doğru?) Ama günümüzde müslümanda olsa yahudi de olsa, yabancı olduğu taktirde bu vergi ödeyecek. Gördüğünüz gibi ikisi farklı şey. Dediğim gibi biri din biri devlet işleriyle alakalı. Iste Burada devreye laiklik giriyor. Bir ülkenin dini olmamalı bence. Çünkü din kişinin kendi dini ve ben müslümanım diyen bir ülkede gayrimüslimler çok. Sizin ilkokuldan bildiğiniz "Devletle din işlerinin ayrı olması" na indirgenebilecek kadar küçük bir mesele de değil laiklik ve Bu laikliğin sadece bir adet özelliği.
Aklıma bunun gibi bir kaç örnek gelmişti ama saatlerdir bu yazı için uğraşıyorum ve şu an aklımda değil. Hatırladığımda editle
Bakın ben de sizin gibi bir müslümanım ve bu benim düşüncem ve siz buna karşıysanız ve eğer size göre ben kötü yoldaysam benimle uygun bir dilde tartışabilirsiniz. Bu benim düşüncem ve tartışmaya açık bir konu. Yarın sizin (bana göre) yanlış bildiğiniz laik sistemiyle ilgili bir yazı yazıcam, takipte kalın.
Saatlerdir emek veriyorum bu konuda hemen girip sövmezseniz sevinirim.
--- Kamu Spotu ---
Bu yazıda bazı yerlerden alıntı yapılmıştır.
Bu yazının çoğunluğu benim düşüncem olup tüm hakları bana aittir. Yapacağınız herhangi bir olumsuz işte sorumluluk kabul etmemekle beraber bunun sadece bir düşünce yazısı olduğunu belirtmeliyim.
Sağlıcakla kalın ve kötü işlere burnunuzu sokmayın...
başlık yok! burası bom boş!