Lokantadan doğruca pansiyona gittim. Hızlıca uyumam lazımdı. Ben de öyle yaptım. Kafamı yastığa koyar koymaz uyumuşum zaten. Sabah 7'de uyandım. Gidip bir duş aldım ve üzerimi güzelce giyip bir sigara yaktım. 7:30 gibi çıktım ve dolmuşa binip lokantanın yolunu tuttum.
Lokantaya geldiğimde patron ölmemişti * "Günaydın kardeşim hoşgeldin" diye karşıladı beni. Daha sonra dünkü elemanı çağırdı. Beni alıp içeri zütürdü ve lokantanın kıyafetlerini giydirdi. Daha sonra patron işi olduğunu söyleyip gitti ve ben de müşterilerle ilgilenmeye başladım. Bu işi biliyordum nasıl olsa...

Akşama kadar durdum ve paydos vaktim gelmişti. Üzerimi değiştirmeye gittim ve ben değiştirir değiştirmez o elimi sıkan eleman geldi. Tanıştık beyler. Benim de bir arkadaşım olmuştu. ismi de Harun'du. Harun abi bana dışarı çıkmayı teklif etti ve ben de kırmadan dünden razı bir şekilde kabul ettim. Birlikte dışarı çıktık ve ben durağa doğru yürüyeceğimizi zannediyordum. Harun abi ise kapının önündeki motogiblete bindi. Beni de eliyle çağırdı. Gittim ve kaskını bana verdi. Kabul etmemiştim fakat ısrar edince aldım. Motogiblet çok güzeldi beyler. Birlikte hızlıca bir kafeye geldik. Başımdan geçenleri anlattım. O da bir sigara yaktı, ben de...

O da kendi hikayesini anlattı. Onun da annesi yokmuş beyler. O küçükken ölmüş. Hatta bir ara gırgır olsun diye "Anneni babana yapsak mı lan" dedi. ikimiz de güldük. Saat biraz geç olmaya başlayınca kalkmak için izin istedim fakat kendisinin beni bırakacağını söyledi. Ben de olur dedim ve motogibletle beni pansiyonun önüne zütürdü. Sabah görüşürüz diye ayrıldık ve o motogibletle giderken arkasından baktım. Ben de biraz sonra odama çıktım ve direkt olarak uyudum.