-
126.
+1320.10.2013 Pazar.
istanbul... Büyülü şehir. Taşı toprağı altın denilen memleket. isterse pırlantadan olsun, umurumda değil. Ben para pul için gelmedim buralara. Yeni bir dünya arıyordum, kaybolmaya geldim.
Tam 13 saattir yoldayım. Bir otobüsün içinde 13 saattir oturuyorum. Nasıl bir yorgunluk var üstümde bir bilseniz. Ağrılar da cabası tabi.
Ee, iyi hoş geldim buraya da ne yapıcam şimdi. Nerden başlanır ki yeni bir hayata? (karnım gurulduyordu) Yolda düzgün bir şeyler de yemedim zaten. Açlıktan ölüyorum. Bakalım bakalım neler varmııış.
Otobüsler, dolmuşlar geçiyor ama hangisi nereye gider bilmem ki. Birilerine sorsam, kendi şehrimde adama yiyecek gibi bakıyorlar. Ulan burada da yadırgamasınlar adamı. Aman be kim ne diyecek sanki sor gitsin.
-Beyfendi bakar mısınız?
+Buyur arkadaşım.
-Yabancıyım, öncelikle yemek yemem lazım sonrasında kalacak bir yere ihtiyacım var tarif edebileceğiniz bir yer var mı nasıl gideceğime dair.
Yaklaşık yarım saat kadar ayak üstü konuştuk adamla. Nereden geldiğimi, neden geldiğimi, neler yapmak istediğim hakkında ki düşüncelerimi merak etti. Anlattım. Neşeli bir adamdı, muhabbet güzeldi açıkçası. Kendisi orada otobüs falan beklemiyormuş. Bazen insanları seyretmek güzel olur delikanlı dedi bana. Kalabalığı izliyormuş orada. Gel dedi, gidelim bir yerlere. Olur dedim, ilk başlarda itiraz etsem de. Oracıkta bıraksa beni ne yapacaktım ki sanki. Takıldım peşine, arabasına doğru ilerledik. istanbul gerçekten büyük bir şehirmiş şimdi anlıyorum çünkü git git bitmiyor yol. Bir yerde durduk, stop etti arabayı. Gel benimle dedi, girdik bir mekâna oturduk. Herkes pervane oldu etrafımızda, çalışanlar yani bahsettiklerim. Muhabbet burada da devam etti, Cemil benim ismim dedi. Buranın sahibiyim. ilgi alakanın sebebi şimdi belli oluyordu işte.
Yemekler söyledi, çaylar içildi falan ben müsaade istedim ve kalktım. Hesabı ödemek istediğimde, ihtiyacın olacak, kalsın paran dedi. ikramımız olsun hoş sohbet bir arkadaşa. Eyvallah, teşekkür ederim.
başlık yok! burası bom boş!