-
101.
+14Acaba sadece kendimi mi kandırıyordum? itiraf etmekte zorluk çekiyor olabilir miydim? Aşık oluyor olamam değil mi? Hem, akşamdan sabaha bu mümkün olabilir miydi? ilk görüşte aşk diye bir şey de var oysa ki... Of, gerçekten kafam karıştı şimdi.Tümünü Göster
Zaman...
Uzun zaman...
ihtiyacım vardı sanırım buna. Neden yıllarca işten başımı hiç kaldırmadığımı anlıyorum. Benim, ekgib kalan bir yanım varmış ve bu tamamlanıyor gibi. Ama korkuyorum, gerçekten korkuyorum. Bem uzun yıllar boyunca kendi kendime yetmiş, kimseyi sevmek gibi bir ihtiyaç hissetmemiş, en ufak sevgi zerresine dahi muhtaç olmamış biriydim ama...
Ama bugün yaşadıklarım? Henüz daha üzerinden kısacık zaman geçmiş olan yaşadıklarım?..
Funda... Güzel isim. Daha önceleri sadece bir kişide duymuştum bu ismi, ki zaten onunla da hiç muhabbetim yoktu, telaffuz etmemiştim hiç bu kadar fazla.
Yüzüne bakıyorum, dün akşam ki hali ile alakası yok. Dün yaşamayı öğrenmiş bir ceset vardı karşımda, bugün ise asla can vermek istemeyip hep bu halde kalmak isteyecek biri. Hala sormam gereken şeyleri sormadım kendisine. Meraklar içerisindeyim ona karşı. En büyük soru işaretlerim onu gösteriyor cevap bekleyerek. Gecenin ay ışığı, gündüzün serin gölgesi, uzanıp dinlendiğim çimenlerin kokusu vardı onda. Bir dakika! Size bahsetmem gereken bir şey daha var ona dair. Kokusu...
Bugün, az önce, kahvaltıda iken, dans ettiğimiz sırada, ona sarıldığım anda hayallere dalmama sebep olan en büyük etkenlerden biri idi kokusu. Mest eder insanı içine çektiği anda. Huzurun kokusu olur mu? Mutluluk dediğinde o koku gelir mi aklına? Keşke tüm evren Funda koksun der misiniz? Dersiniz... Bir kez farkına varsanız, emin olun daha fazlasını istersiniz. Ben şu an istiyorum çünkü.
-Funda!
+Efendim Can?
-...
+...
-Fundaaa...
+EFENDiiiiM (gülümsüyor)
Kalp atar, atar da ritmi tavan yapar hani. Akar ya damarlarından her bir zerrene o kan, akar da can verir ya sana. Bakar ya gözler görmek istediği şeye, kulaklar istediğini duyar bütün gürültünün arasından. Ter basar insanı, titremeye başlar elleri, bacakları sanki artık onu taşımakta zorlanıyor gibi olur ya insanın. Koşar koşar nefes nefese kalırsın da hızlı hızlı aldığın havada ki oksijen başını döndürür ya fazla geldiği için. ister de koşamazsın ya bazen, elini uzatır da tutamazsın hani bir şeyi. Yaşamaya dahi mecalin kalmaz, bitsin artık bu gün, akşam olsun, batsın güneş, yorgunluk çöksün üzerime ki uyuyup bu sıkıntıdan kurtulayım dersin ya. Bir şeyi ya çok seversin ya da nefret edersin ya. Ya olsun, ya da asla karşıma çıkmasın dersin.
-Funda bir şey söylemek istiyorum... istiyorum da, nasıl seçerim kelimelerimi, nasıl dile getiririm, nasıl söylerim bilmiyorum.
+Dinliyorum, hem korkma benden daha adam yemiyorum ki (şapşal bir gülümseme takınır anında)
-Bir fincan acı kahvenin telvesinde okudum seni dün akşam. Meraklandım, soramadım. Yanına gelmek istedim, vazgeçtim, yapamadım. Korktum mu? Hayır, korku değil. Anlamadığım bir şey var. Cevabını bilmediğim. Soramadığım. Sormaya cesaret etsem de doğru cümleyi kuramadığım bir sorum var. Neden Funda? Neden? Beni sana çekiyor oluşun için bana bir tek neden ver. Bir cümle, bir kelime bile yeter. istersen saatlerce en anlamsız cümlelerini savur bana. istersen sadece bakışınla anlat istediğini ağır ağır işle ruhuma. Neşelendim, hüzünlendim, büyülendim, heyecanlandım, korktum senin yanında ve yaşayabileceğim daha ne kadar duygu varsa akşamdan beri senin yanında yaşıyorum. Neden? Anlat bana bunu. Kimsin sen?
+Can...
-Efendim?
+SENi SEViYORUM... (Dolu dolu gözlerle söyledi bunu bana ve lafı biter bitmez kemiklerimi sızlatarak öyle bir sarıldı ki) -
-
1.
0Yeah bro nice
-
1.
başlık yok! burası bom boş!