/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    0
    Beyler toplanın, ofisteki yardımcı ablanın bize getirdiği yarasa kebabını anlatıyorum. Bizim ofiste temizlikçi bir abla var, zaman zaman maddi olarak ekstradan da yardım ediyoruz. Bize karşı biraz mahçup olmakla birlikte çok da kibar ve iyi niyetli biri. Ancak 3-5 kelime ile anlatılması gereken mevzuları 100 kelime ile anlatmasıyla meşhur. Geçenlerde bize ikram etmek için plastik kapların içinde yiyecek bir şeyler getirdi. Böyle domatesli, ızgara görünümlü hafif siyahımtırak rengi olan atıştırmalık bişeyler. Ne lan bunlar derken elimle alıp ağzıma attım. Tadı çok iyiydi. abla bu ne çok lezzetliymiş falan derken bizim orada buna yarasa kebabı derler demesiyle tuvalete doğru koşarak gittim ve kustum. Bana doğru histerikçe gülmeye başladı ve herkes ilk seferinde böyle yapıyor ama sonra müptelası oluyor dedi. Demek ki daha önce başkalarına da ikram etmişti yarasa kebabından. olayı çok merak edip kendisine nedir bu mevzu diye sordum. Bunların memlekette yarasa gübreciliği diye bir meslek meşhur olmuş. Yerel halk mağaraların içinde gezerken bulduğu yığınların ne olduğunu araştırınca yarasa gübresi olduğunu keşfetmiş yani bildiğimiz tak. Köyde bulunan bir kaç tane okumuş genç internetten araştırınca bu gübrenin çok değerli olduğunu keşfedip satmaya başlamış. Bir şekilde duyulup yurtdışından da talep gelmeye başlayınca ingilizce tanıtım sitesi yaptırmışlar. Asıl olaylar bundan sonra başlıyor. Site üzerinden ulaşan yabancılar, yarasaların hangi tür olduğunu, sayılarının fazla olup olmadığını, mağaralara ulaşmanın zorluklarını sormaya başlamışlar. Bizim köylüler gerekli bilgileri verince bir sürü yarasasever turist köye akın etmeye başlamış fakat yanlarında bir takım aletlerle geliyorlarmış. Köylülerden mağaralara kadar rehberlik etmeleri isteğinde bulunup iyi bahşiş veriyorlarmış. köylüler, Gel zaman git zaman yarasa gübrelerinin azaldığını farketmişler. bir gün mağara turundan dönen turistlerden biri yere düşüp çantasını düşürünce 3 tane canlı yarasa çantanın açılan ağzından kaçmış. köylüler ancak o zaman anlamışlar bu yarasasever turistlerin yarasaları kaçırdığını. Mal lan bunlar * . Neyse devam; köylüler düşen turisti artık turistlikten çıkıp hırsıza döndüğü için tam türk usulü yakalamışlar. Hımmına godumun geavuru diyerek tokatlıyolarmış. Sorgulamak dövdükten sonra akıllarına gelmiş. Sıkıştırmışlar iyice turisti. Karşısında buz gibi ayran içmişler sıcak yaz gününde, kuzu çevirip yemişler, işkencenin dik alasını yapmışlar. En sonunda turist dayanamayıp itiraf etmiş o yarasaları neden kaçırdıklarını. yarasa kebabı için. evet yarasa kebabı, taze yarasa etinden yapılan güney avustralya'ya özgü bir ızgara yemeği. o ne ki lan diye merak edip nasıl yapıldığını sormuşlar turiste, turist de öğretmiş bunlara nasıl yapıldığını. önce canlı yarasaları yakalayıp tanrılara kurban ediyoruz, sonrasında 2 gün dinlendiriyoruz. dinlendirilen yarasalar tuz, zeytinyağı ve kekikte 2 gün daha bekletiliyor. marine edilen yarasalar meşe odunuyla hazırlanmış mangal ateşinde ağır ağır pişiriliyor. sonrasında yanına yine ızgarada pişirilmiş taze sebzeler, özellikle patlıcan ve domatesle servis ediliyor. eğer dinlendirme ve marine etme işlemleri 2şer günden az olursa bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Bu sürpriz de kuduz mikrobu. içinizden mangalın üstünde mikrop mu kalır diyenleri duyar gibiyim. Kalır arkadaşlar, yarasa derisi çok kalındır, odun ateşinde ağır ağır piştiği için etin en iç kısmında mikroplar canlı kalabiliyor. tabi ben bunu ilk yarasa kebabımı yedikten sonra öğrendim haliyle. ama bugüne kadar herhangi bir şey olmadı. Sizlere tavsiyem görürseniz en azından tadına bakmanız. Şu anda önümde yarasa kebabım ile mutlu bir şekilde bu yazıyı yazdım.
    ···
   tümünü göster