Gün geçtikçe yeni işime daha çabuk alışıyordum ve Tuana' yla günden güne daha çok samimileşiyorduk.

Aynı zamanda Ayda da kendiyle beraber bilet satan gençle samimileşmişti. Bu durum canımı sıkmıyor değildi. Sonuçta 2 hafta olmuştu daha başlayalı.

izin günlerimiz de belli olduydu. ikimizin de izin günü Cuma gününe denk geliyordu. Ben Tuana' yla buluşcaktım. O ise evde ders çalışmayı tercih etti.

Tuana' yı aradım. Buluştuk. Ben buraları pek bilmediğim için o beni vapurla Karşıyaka' ya zütürdü. Bi pastaneye girdik. Ben trileçe, o muzlu krokanlı pasta söyledi. Ardından ben hesabı ödedikten Karşıyaka' daki işlek caddelerden birine gittik. Onun yanındayken eğleniyordum. Çünkü eğlenceli bi kızdı. Ve güzeldi. Mizah anlayışı da iyiydi. Daha ne olsundu? Babamın acısını da yavaş yavaş unutuyordum onun sayesinde. Veya onla birlikteyken aklıma gelmiyordu. ikisi de olabilirdi.

Daha sonra Adidas' a girdik. O da benim gibi spor yapmayı seven biriydi. Her ne kadar ana spor dalı koşma da olsa basketbol izlemeyi ve oynamayı da seviyodu. Hem hızlı, hem de çevikti.

Derken saat 19.30 oldu.

B: Artık yavaştan eve gidelim dedim. Ben sana eşlik edeyim eve kadar. Ordan da kendi evime geçerim.

T: Olur, bana farketmez.

Tuana Gaziemir' de oturuyomuş. Evinin önüne kadar gittim. Sonra Tuana beni içeri davet etti.

B: Yok ya, ben rahatsızlık vermeyim sizinkilere.

T: Bizimkiler iş için şehir dışına gitti. Gel işte. Hem sana ketçaplı makarna yaparım, dedi gülerek.

B: iyi madem, ama bi şartım var. Yoğurtluysa gelirim.

Tamam anlamında kafasını salladı. içeri girdim. Yemeklerimizi yedik. Ardından saatte baktım. Sohbet gırgır derken saat 23.30 olmuş. Hayrete düştüm. Direk "Ben gidiyorum." diye masadan kalktım.

T: Saat 23.30. Hem daha yeni geldiniz bilmiyosunuz buraları. Bu gece evde kal yarın zaten iş var. iş dönüşü dönersin eve.

B: Olur mu öyle şey. Hem konu komşu ne der?

T: Ya sen merak etme onu izmir burası. Ankara' ya benzemez.

Ben de razı oldum. Annemi arayıp bizimkilere haber verdim.

T: Var da sırık kadar bi şeysin. Olmaz sana. Boxerınla yat. Bi şey olmaz bakmam sana, dedi sırıtarak.

B: iyi madem, dedim

Bana kanepede yatak hazırladı. Uyudum orada.

Sabah geldi beni dürterek kaldırdı. Kahvaltı hazırlamış. Sucuklu yumurta. Taze ekmek de vardı. Bi güzel yedik.

T: Senin yüzünden pek uyuyabildiğim söylenemez. Tüm gece hayvan gibi horladın.

Utanmıştım. Tüm suratımın kıpkırmızı olduğunu farkettim. Bi şey de diyemedim.

T: Ayy, nasıl da utanıyor kıyamam ben sana.

B: Ş... şey, özür dilerim.

T: Önemli değil ya, şaka yapıyorum. Zaten uykum yoktu pek. Seni düşündüm.

Daha da çok kırmızılaştım. Kıpkırmızı olduğumu gören Tuana, "Hadi artık işe gidelim." dedi. Üzerimizi giyindik. Zaten AVM çok yakındı. Yürüyerek beş dakikada vardık.