/i/Tespit

  1. 51.
    +27
    “Vakit Az, Risk Çok!”

    Araçla yolumuza devam ediyoruz. Artık Çernobil Nükleer Santrali’nin dibindeyiz. 4 numaralı reaktörün görüntüsünü almamıza izin verilen tek nokta olan “Kahramanlar Anıtı”na geliyoruz. 26 Nisan 1986 günü yangına ilk müdahale eden ve faciayı takip eden aylarda can çekişerek ölen asker ve itfaiyecilerin anısına dikilmiş bu anıt. “Dünyayı kurtarmak için birilerinin müdahale etmesi ve ölmesi gerekiyordu” diyor Nikolay ve ekliyor “onlar ettiler ve öldüler.” Araçtan iniyor, kameralar elde anıta yaklaşıyoruz. 4 numaralı reaktörün çürümekte olan gri kütlesi birkaç yüz metre ilerimizde. Askerler devriye geziyor. Diğer reaktörlerin fotoğrafını çekmek yasak! Geiger sayacını havada yukarıya doğru tutuyorum; havadaki radyasyon değerini 9,60 mikrosieverts olarak gösteriyor. Bu, şehirde soluduğumuz radyasyonun onlarca katı fazla miktarda radyasyon demek. Vakit az, risk çok!

    Otobüse binerek reaktörden uzaklaşıyoruz. Birkaç kilometre sonra yol kenarında, kar kütlelerinin üzerinde bir tabela beliriyor: “Pripyat.” Burası, 1970 yılında Çernobil Nükleer Santrali ile birlikte kurulan, 1986 Nisanı’ndan sonra ise bir hayalet şehre dönüşen meşhur yer. Pripyat, neredeyse tamamı santral çalışanları ve ailelerinden oluşan 49 bin nüfusuyla 1980’lerde Sovyetler Birliği’nin örnek şehirlerindendi. Geniş caddeleri, alışveriş merkezi, oteli, lokantası, çocuk parklarıyla capcanlı, yemyeşil bir şehir. 26 Nisan 1986 gecesi olanları dünyada kimse bilmiyorken Pripyatlılar balkonlarından gözleriyle görmüşlerdi. Ancak gerçek Pripyatlılar’dan (ve tüm dünyadan) gizlenmişti. ilk anda sıradan bir yangın olduğu söylenen bu kızıllığın aslında bir nükleer felaket olduğunu ertesi gün öğreneceklerdi. Normalin binlerce katı miktarda radyasyona maruz kalacaklar, birkaç saat içerisinde –bir daha hiç dönmemek üzere- şehri terk edeceklerdi.
    ···
   tümünü göster