Derin şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Yine renk değiştirmeye başlamıştı ki gözleri yüzümde bir noktaya sabitlendi. 

Buraya ne oldu? diye sordu işaret parmağını elmacık kemiğimin üstünde gezdirerek. Bunu sonsuza dek yapmasını isteyebilirdim. 

Burak bana biraz kızgın, dedim. Derin kafasını biraz daha eğip dikkatlice baktı. 

Morarıyor. Neden kızgın? 

Seninle tartıştığımızı öğrendi. dedim boğuk çıkan sesimle. Derin farkında olmadan fazla yakınımda duruyordu ve pek yardımcı olmuyordu bu bana.

Ah. Şey, Burak benden daha fazla üzülüyor bu duruma. Günlerdir yanımdaydı. Pardon. Nefesi yüzüme çarptıkça nefes almam zorlaşıyordu. Boğazımı temizleyip gözlerimi telefon kulübesi olan kitaplığa sabitledim. Derin'in işaret parmağı hala elmacık kemiğimin üzerinde geziniyordu.

Derin? 

Efendim? 

Şunu yapmaya son ver. Yoksa yemin ederim öperim seni.