+8
Tamam. Umursamayacağım. Ben iyiyim.
Ha şöyle, deyip sırıttıktan sonra sırtıma sertçe geçirdi.
Uykum var, deyip gerindim. Bu kasvetli havadan bir nebze olsun kurtulmak ruhumu ferahlatmıştı resmen. Sınıfa girdiğimizde gözlerim Burak'a takıldı. Derin bugün de yoktu ve yine yalnız oturuyordu. Göz altları çökmüştü. Günlerce, belki haftalarca uyumadığını düşünebilirdiniz. Yerimize geçtikten sonra Bora'ya döndüm.
''Bora, Burak'a sorsana bir Derin neredeymiş.Bora abartıyla gözlerini devirdi.
Yine mi?''
Merak etmem kadar normal bir şey olamazdı. Ayrıca Bora Derin'in 'en yakın arkadaşlarından' biri değil miydi? Nasıl bu kadar kas kafalı ve taş kalpli olabiliyordu?
Burak! Derin nerede? dedi Bora umursamazca. Burak yorgun gözlerini bize çevirdi.
Hasta biraz, dedikten sonra önüne döndü. Bora yüzüme dik dik bakmaya başladı. Elimi ağzıma kapayıp sanki konuşan ben değilmişim gibi camdan dışarıyı izlerken fısıltıyla sordum.
Nesi varmış?