+2
-2
baştan söyleyeyim saçma bulduğum için yazım kadir popcornoğlu söylemiştir
Fikriye’nin Çankaya’daki intiharı bugün bile bir sır. Atatürk’ün
uşağı mezarın köşkün bahçesinde büyük çam ağacının altında olduğunu yazar. (Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri – Cemal granda) O dönem Çankaya köşkünde ‘intihar’ sıradan bir olaydı. Dönemin yakışıklılarından Vedat Uşaklıgil- Latife hanım’ın amca oğlu-yine Çankaya’da intihar edenlerden. .vedat da fikriye gibi kendini intihar etti. Yakışıklı, sanatçı yönü olan bir genç. Sebeplerini Rıza Nur hatıratlarında anlatır. Muhtemelen Latife Hanım’ın saklanan günlüklerinde de olay ‘gerekçesiyle’ yazıyordur.
[1;Türkiye’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım2;ipek Çalışlar-Latife Hanımın Günlükleri]
Boşanma sebeplerinden biri olarak. Ben değinmek istemiyorum çünkü benimkiler tahmin. Zavallı Latife ömrünün sonuna kadar bu konuda tek kelime edemedi. Üzücü. Kazım Karabekir’in istiklal Harbimizin Esasları kitabında da benzer bir konu vardır.
Türkiye’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım, 4. cildinin 1357. sahifesinde diyor ki:
Latife Hanım M.Kemal’den Neden Boşandı?(Şok Olacaksınız )
Mustafa Kemal Atatürk ile Vedat’ın eşcinsel ilişkisi;
Anlaşıldığına göre boşanma vak’asından iki-üç gün evvel Latife hanım kardeşi ismail ve haremi Süreyya Paşa’nın kızı Melahat ile Ankara’ya gitmişlerdi.Çankaya’da misafir olmuşlardı.O vakit Mustafa Kemal’in yanında kâtip sıfatıyla Halit Ziya’nın oğlu Vedad vardı. Güzel tüysüz bir çocuk.
Bir akşam üzeri karanlık çökerken ismail’le Melahat balkona çıkmışlar. Bakmışlar Vedad, Mustafa Kemal’i ağacın dibinde yapıyor.
Latife’yi çağırmışlar. O da görmüş. Bir kıyamettir kopmuş. Latife, Mustafa Kemal’e:
‘Herşeyini gördüm, hepsine tahammül ettim. Artık buna edemem.’ demiş
Mustafa Kemal Latife Hanım’ı boşayınca bütün özel belgelerini alır, öyle gönderir.
Ve Latife Hanım ömür boyu özel hayatı hakkında kimseye birşey söylemez.
Hatta onunla görüşüp bilgi almak isteyenler olur, fakat ölüm korkusu ile tek kelime söyleyemez.
Fakat Latife Hanım günlük tutmaktadır ve tüm özel hayatını yazmaktadır. Ayrıca kendisine gelen bazı özel mektupları da saklamaktadır.
Öldüğü tarih olan 1975 yılından beş yıl sonra, 1980’de mahkeme kararı ile Türk Tarih Kurumu’na verilen bu arşive, 25 sene boyunca teşhir edilme yasağı konur.
işte bu özel arşivin süresi 2005’te bitti ve teşhir edilmesi gerekiyordu.
işte tam o dönemde, bu dehşetli bilgilerin açıklanacağını gören laik basın muazzam bir taarruz başlattı. artık bu belgeler açıklansın..
[Türkiye’nin ilk Milli Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım, 4. cildinin 1357.]