Patrona güvenim vardı, zeki bir adamdı ayrıca mevzu iş olunca daha da ince eleyip sık dokurdu.

Sözünü tutmaya karar verdim.. O gece eve döndüm naptın ne ettin diye biraz sohbet ettim..

işler nasıl gidiyor var mı bi sıkıntı dedim..

Yook dedi yoğun çalışıyorum zaten görüyorsun dedi, görüyorumda bazen gecikmeler oluyomuş dedim.. Afalladı.. Tedirginlik ifadesi gösterir gibi oldu ama sanki kendisini kastı ifadesini değiştirmemek için..

Arada bir oluyo ama işler yoğun falan projeler bazen karışık geliyor gibi kaçamak cevaplar verdi üstünde durmadım..

Gece oldu yatağa geçtim kendisi yine çalışacağını söyledi. Tamam dedim ama uyumayacaktım.

Yarım saat bir saat sonra yanına gidecektim..

Sesleri dinliyordum çalışma odasının kapısı açıldı ve mutfağa gitti tam o sırada bende kalktım. Direk bilgisayara gitmedim çok dikkat çekerdi eğer o otururken odaya girseydim birşeyleri gizlemek için vaktide olurdu mutfağa gittiği zaman en doğrusuydu. Bende yanına gittim yatamadığımı söyledim.. niye dedi bilmiyorum dedim bi su içtim tam çalışma odasına geçecekken bende geliyorum dur dedim dolaba su koydum ardından gittim..

Çalışma odasına girdik hızlı adımlarla bilgisayara gidecekken bende bakim bi şu işler nasıl ilerliyor belki yardımcı olabileceğim birşeyler çıkar dedim.

Yoo falan derken masanın arkasına geçtim ve baktım, bu neydi dıbına koyim ? Tavla oynuyordu ??

Tavlayı çok severdi bende aksine nefret ederdim..

Bu ne dedim şaşırmış ve çok hafiften de hoşuma gitmediğini belli eder bi ses tonuyla..

Öyle arada kafamı dağıtıyorum dedi.. Tavlayla mı dedim ?

evet dedi, e burda başka insanlarla oynuyorsun bilgisayar karşı bile oynamıyorsun dedim.

Bu daha heyecanlı oluyor dedi..

Sinir katsayılarımın arttığının farkındaydım. işlere engel olmasaydı bile böyle birşeyi hoş karşılamazdım.. Zamanında bende internetten oyun oynamıştım biliyordum bu ortamları..