+18
-1
''Evet arkadaşlar, ben idil Aksoy. ingilizce hocanızım. Şimdi hepinizin sırayla kendini tanıtmasını istiyorum. Baştan söyleyeyim, sadece %10'luk bir kısmın ismi aklımda kalacak. Ama arkadaşlarınızın işine yarayacağına eminim.Bekledi.Ve... Kendinizi tanıtırken ayağa kalkmayın olur mu? Maşallahınız var, hepiniz uzunsunuz. Gerek yok.Tekrar sırıttım.
Herkes kendini oturarak tanıttıktan sonra sıra bana geldi.
Deniz. Deniz Atay. Gözde öğrenciniz.dedim çarpık bir şekilde sırıtarak.
Aynı çarpık sırıtmayla karşılık verdi.Özgüvenin arşa değiyor Deniz. Zaman ilerledikçe göreceğiz bunu.''
Şimdiden o %10'luk kısımda olduğum için kendimi içimden sessizce tebrik ettim ve oturduğum yerde yayıldım. Bir hocayla sadece öğrenci-öğretmen ilişkisi kurarsan o sene bitmez arkadaş. Arkadaş bir hoca hayat kurtarır.
Sınıfın geri kalanı de kendini tanıttıktan sonra zil çaldı. Ayağa kalkıp sınıftan çıktım. Bora, Emre ve Berk arkamdan geldi. Kantine gidip masalara bakmaya başladım. Hepsi doluydu. Dokuz, yani çömez olmanın verdiği ezilmişlik duygusuyla da birilerini kaldırmanın imkansız olacağını biliyordum.
Dalgın dalgın düşünürken kantin sırasından bana çarpıp geçen bir kız gitti ve dolu masalardan birindeki tek boş sandalyeye kuruldu. Masadaki herkes kıza gülümsedi. Kız dikkatimi çok çekmişti çünkü kısaydı. 1.60 olabilir miydi? Daha az belki? Kıvırcık, kahverengi saçlarını çeken yanındaki çocuğun omzuna bir tane geçirdi.