+6
selam beyler,
size yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatıcam. eleştirim milletin üzerinden prim yapan sosyetik facebook teyzelerine.
3 4 sene öncesiydi. o zamanlar hem elektrik mühendisliğinde yüksek lisans yapıp hem de çalışıyordum. yüksek lisansın da 2.senesi, günde 8-10 saat mesai yapıp 4-5 saat de üzerine araştırma, tez yazma vs robota bağlamışım. sosyal hayat zaten sıfır da, üzerine de yorgunluk var epey bi. pgibolog bir arkadaşım vardı, o dönemde dedi kesinlikle bi tatil yapman lazım, iyice kafayı yiyosun. 2 sene olmuş nerdeyse tatil yapmayalı. işkoloğim amk. bunları niye anlatıyorum anlayacaksınız sonunda.
gittim tez hocama, tamam dedi. patronla da konuştum, git ne kadar istiyosan dedi, şirkette kimse istemiyo beni zaten, yapılan her hata bana ekstra yorgunluk olarak dönüyo, hata yapanın ağzına sıçıyorum, işimi de iyi yaptığım için patron da seviniyodu ama artık onun da canına tak etmiş. neyse her şeyi hallettim 2 haftalığına köye gittim. tam bu zamanlar. telefon filan çekmiyor, internet vs hak getire. ben de dünden razıyım. çok severim doğal ortamları filan.
o zamanlar da millet pekmez filan kaynatıcak, meyve toplanıyo heryerde. ben de geldim diye komşular kapıda sıra oluyo artık, genç kimse kalmamış ki köyde, bi gittim her gün elma armut ağaçları. birini toplayıp ötekine geçiyorum.
bir gün çıktım elma ağacına, topluyorum filan. ağaç da tam yol kenarı. üzerimde de çamurlu yırtık eski bi gömlek ile pis bi pantolon var. her gün çamaşır mı yıkanacak köy yerinde amk, pasaklı pasaklı dolaşıyorum. ağaç da yüksek çok, etrafı görüyorum hep. uzaktan baktım lüks bi araba geliyo. araba geldi tam ağacın yanında durdu, etrafta başka kimse de yok. arabadan güneş gözlüklü dip boyası gelmiş chpli teyze kılıklı 4 tane sosyetik kadın indi. aralarında da konuşuyolar ne kadar temiz, ne kadar doğal, otantik filan.
delikanlı bi bakar mısın dediler, ben de buyrun dedim, indim ağaçtan. elma alabilir miyiz filan dediler, tabi dedim en iyilerinden verdim ellerine yiyolar, hem de resim çekiyolar. ben de paspal paspal bakıyorum öyle. sonra bi komşumuzun adını söylediler, oraya gidiyoruz nerde filan. kadın evin geliniydi ege tarafında bir yerlerden, bunlar da onun akrabalarıymış, kadın da geçici süreliğine gelmişti zaten, bunlar da ziyaret edelim demişler. yerini tarif ettim, bunlar teşekkür etti, dur resim çekinelim filan işte bize elma ikram eden delikanlı çok yardımsever filan övüp duruyolar. sonra bunlar toplandı gittiler.
ben aynı şekilde aileme, komşulara filan yardım etme ile tatilimi bitirdim, harika hissediyorum ama, böyle güzel bir his olamaz. istanbula döndüğümde epeydir girmiyorum, bi facebook'a bakayım dedim. öyle dolanırken baktım o sosyetik teyzelerin akrabası kadın bende ekliydi, onun etiketlendiği bir resim var, yorumları filan gördüm. baktım bu teyzeler geldiği zamanda birlikte resim çekinmişler. bakayım diğer resimlere dedim, albümde ilerilere doğru gidiyorum, lan bi baktım benim de olduğum bütün resimleri atmışlar, resimlerde de amerikalılara yakalanmış vietkonglu esir gibiyim amk. yine de tamam oraya kadar sıkıntı yok da, yorumlar filan acayip.
benim olduğum bi resim için kitap yazmış nerdeyse kadın, vay efendim çok efendi düzgün köy çocuğu filan, ama okuyamamış buralarda cahil kalmış, okusa iyi yerlere gelse ne güzel olurdu, türk gençliği böyle köylerde eğitimsizlik ile mücadele ediyor filan bir sürü şey. herhalde okul zamanı köyde çalışıyo olmamdan çıkarım yaptılar. yorumlara bakıyorum şu tarzda "haklısınız efenim, buralarda insanlık da göremiyor çoğu insan, fakat anlattığınıza göre bu delikanlı dünya çöplüğünde bir çiçek " filan gibi manyak manyak yorumlar. bunlar ne biçim tarikat dıbına koyim dedim. aradım kadının kocasını, sevdiğim de bir abidir, dedim abi ne bicim muhabbet bu hiç görmüyo musun filan, tamam ben hallederim dedi, resimleri kaldırdılar.
burada tabi benim alındığım köylü olarak filan görülmek değil. bura benim doğup büyüdüğüm yer, ailem de burada yaşıyor, ben de bir gün kesinlikle buraya dönücem. fakat bunun için öyle bir edebiyat kasmış ki insanlar aklınız durur. köyde yaşayan insandan sizin ne farkınız var, memleket okumuş cahilden geçilmiyor. yani sanki kendileri çok matah bişeymiş gibi yukarıdan bakar tarzda yorumlar filan, insanları incitecek tarzda şeyler bunlar. insanların eğitimsizliğinden dem vuruyor fakat bunu değiştirmek için de ellerini taşın altına koymuyorlar hiç. burada uzun uzun siyaset veya toplum bilimi kasamam şimdi ama keşke insanlar köy hayatının değerinin farkında olabilse. 2 haftada kendimi nirvanaya ulaşmış gibi hissettim.
bu entry içinde son kısımda o kadınlara laf sokmuş olmak isterdim fakat bulaşmak istemedim. yanlış da yaptım belki ama bilemiyorum. onların da haklı olduğu yanları olabilir belki fakat bu olay beni bunun üzerinde düşünmeye sevketti. sonucunda çoğu zaman görüştüğüm kimselere de köy okullarına yardım gibi konularda duyarlı olmalarını, ufak da olsa bağışlar yapmalarını, en kötü ihtimalle kitap defter yollamalarını rica etmeye başladım. elimden daha iyi şeyler geldiğinde kesinlikle onları da yapacağım.
sizlerden de ricam çoğunuz belki bu konuda yardım edemeyecek durumda vs olabilirsiniz, fakat çevrenizdeki insanları bu tarz sosyal sorumluluk projelerine yönlendirebilir, gönüllü olabilirsiniz. sadece yapmak isteyin yeter, yapabileceğiniz çok şeyin olduğuna emin olabilirsiniz.