+1
Türkeş ve subay arkadaşları her ne kadar cumhuriyetçi, laik ve Türkçü olsalar da, oy alabilmek için Islami motiflerinden yararlanmaya karar verdiler!
Siyaset dünyasında islam’ın ne kadar önemli olduğunu sosyolojik olarak kavradılar. Bu değişim/dönüşüm sadece parti programıyla sınırlı olmayacaktı; hareketin simgeleri/sembolleri bile değiştirilecekti.
işte Adana kongresi bu amaçla toplanmıştı.
Adana’da toplanılmıştı; çünkü biliyorlardı ki Ankara, istanbul gibi kentlerde parti çizgisinin değişmesine karşı çıkan güçlü bir "Türkçü" grup vardı.
Ve iki gün süren Adana kongresinde büyük tartışmalar, kavgalar ve ayrışmalar yaşandı...
Kongre iki gün boyunca hayli hareketli geçti. Kongre Başkanı Orhan Kaleli bile divandan istifa etmek zorunda kaldı. Türkçülerin simgesi "Tanrıdağı"nın yanına, islamiyet’in simgesi "Hiradağı" eklenip yeni bir slogan üretilmişti: "Tanrıdağı kadar Türk, Hiradağı kadar Müslüman."
Zamanla, "Tanrı Türk’ü Korusun" pankartının yerini de "Kanımız Aksa da Zafer islam’ın" alacaktı! Benzeri islami simgeler, Türkçü gruptan "Türkler Araplaştırılmak isteniyor" şeklinde tepki aldı.
Nihal Atsız ekibi, kongrede direkt Türkeş’i hedef aldı. Aslında Nihal Atsız ile Türkeş’in dava arkadaşlığı çok eski yıllara dayanıyordu.
Türkeş daha Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenci iken Nihal Atsız ile tanışmıştı. Onu öğretmeni bilmişti!
1944 Türkçüler Davası’nda birlikte yargılanıp hüküm giymişlerdi. Şimdi ise karşı gruptaydılar. Nihal Atsız ekibi, kongrede hep benzer sözleri söylediler Türkeş’e:
"Sen git güvendiğin Araplara biat et!"
"Oy toplamak için Arap develere bin!"
Sonuçta, Nihal Atsız grubu, kongreyi kaybetti. Türkçüler ellerindeki parti kimliklerini kürsüye doğru fırlatarak salondan ayrıldılar.
Nihal Atsız, gazetecilere şu açıklamayı yaptı:
"MHP’de Allah, Tanrı’yı kovdu!"
Türkçülük, Osmanlı Devleti’nin son döneminde doğmuş; Cumhuriyet ile birlikte dirilmiş; 1969 kongresinde öldürülmüştü!