-
701.
+2 -1#Tümünü Göster
mahallede ufak bir gezintiden sonra az ilerde buldum arabayı.
gidecek tek bir yerim vardı, o da yusuf'un çalıştığı kafeydi.
ama kafe bile olsa gitmek için çok erken bir vakitti.
arabaya bindim.
kafama göre bi yerlere gidiyordum.
biraz sonra telefonum çaldı.
arayan babamdı.
-oğlum. dedi özlem dolu bir sesle
-efendim baba. dedim aynı hislerle
-naptın, aramadın hiç. dedi
-fırsatım olmadı baba. dedim
-iyi misin. diye sordu
-çok iyiyim baba. dedim
-paran var mı oğlum. dedi
-dün güzel kazandık baba. dedim
-iyi, sevindim, çok yorma kendini, bi şeye ihtiyacın olursa ara tamam mı? dedi
-tamam baba, merak etme. dedim
-allaha emanet. diyerek kapattık telefonları
hiç bilmediğim yerlere doğru gidiyordum.
biraz sonra FSM tabelası çıktı karşıma.
hiç düşünmeden daldım o yöne doğru.
saçma sapan bir trafiğin içine girmiştim.
"hay aklımı gibem" dedim kendi kendime.
dur kalklar ve kopan sol bacağım eşliğinde yarım saat kadar sonra görünmüştü köprü.
öncesini bilmiyorum ama kendimi bildim bileli ilk defa geçiyordum bu köprüden.
gerçekten güzel bir duyguydu.
denize baka baka geçtim karşıya.
köprüyü geçer geçmez açılmıştı trafik.
deniz kenarında bir yere inip bi çay içmekti niyetim.
navigasyonun da yardımıyla ortaköy'e gelmiştim.
günün öğlen vaktinde bile çok kalabalıktı.
araba koymak neredeyse imkansızdı.
duramadım.
devam ettim.
ilerden beşiktaş tabelasından dönüp yukarı çıkıyordum.
ara sokaklardan birine girdim.
daracık sokakta daracık bir park yeri buldum.
4-5 hamle sonra aracı nihayet parkedebilmiştim.
rampadan aşağıya beşiktaş iskeleye doğru yürüyordum.
deniz havası iyi gelmişti.
kendime gelmiştim, açılmıştım.
ağzımdaki sigarayla esen rüzgara karşı aheste aheste yürüyordum.
iskeleye doğru gelmiştim.
şöyle bi karşıya baktım.
çanakkale'de de deniz vardı,
çanakkale'de de boğaz vardı ama istanbul gerçekten çok farklıydı.
değişik bi büyüsü vardı insanı içine çeken.
insanı çabuk kandırıyordu istanbul.
birden ezgi'nin daha bu sabah telefonda söyledikleri geldi aklıma.
"alışmaya çalış" diyordu ezgi telefonda.
ama alışmam gereken istanbul muydu, yoksa ezgi'nin, murat'ın ve babamın yoklukları mıydı bilmiyordum.
sadece kendimi uzun süre sonra ilk defa bu kadar bir yere ait hissediyordum.
çanakkale'de hiç hissedemediğim kadar.
biraz sonra elinde çay tepsisyle gençten bir çocuk geldi yanıma. -
-
1.
+2Lan kitabını seviyosan bitir artık şu hikayeyi unutmuşum baştan okudum bitirmiştir diye yine bitirmedin bin ettin beni
-
2.
+1Senin ben dıbına koyayım ya orosbu çocuğu senin yüzünden uykusuz kaldık iyimi hemde yarım bir hikaye için gibik yarım ali
-
1.
başlık yok! burası bom boş!