+153
-22
Malumunuz, Twitter'da DM herkese açık olalıberi her konuda mesaj geliyor. Kimisi ilişkisindeki sorunları anlatıp dertleşiyor, kimisi aldatıldığı ilişkisinde ne yapması gerektiğini soruyor (çok seçenek varmış gibi) kimisi yeni aldığı bikinileri giyinip 'Sen anlarsın bu işlerden. Nasıl? iyi olmuş mu?' deyip fotoğraf yolluyor falan. Ama hiç şüphesiz bunların başında tanışmak isteyenler geliyor. Bazısı 'Bi fotoğraf atsana' ile giriyor konuya, bazısı 'Haftasonu istanbul'da olucam, sende kalabilir miyim?' diye delikanlıca dalıyor mevzuya, kimisi de pek hanımefendi bi üslupta kahve içmeye davet ediyor.
Neyse efendim, gevezeliğe gerek yok. Bu davetlerden birisine icabet ettim yakın bi zamanda. Kızcağız sizli bizli hitap ediyor, soru sorarken mahcubiyetten kızarıyor... O kadar saygılı ki, bırak kızla sevişmeyi düşünmeyi, argo söz ağzımdan çıkar da kızı incitir miyim diye cümle kurarken 8 saniye düşünüyorum ağzımdan çıkarmadan evvel. Muhabbet uzayıp gitti ve biz evlere dağıldık. (Evet, pek alışık değilim buna; ama her zaman öyle olmuyor işte o işler) Gel zaman git zaman, hanımefendi ilk buluşmadaki tavrımdan etkilendiğini, aslında hiç öyle birini beklemediğini, böyle 'beyefendi' birisini bulduğuna şaşırdığını (takım elbise giydim ondan hep) ve yeniden görüşmek istediğini söyledi. Ben de bu nazik daveti geri çevirmedim, bu çıtıpıtı minnoş hanımefendi ile yeniden buluşmak üzere sözleştim. Lakin bu sefer 'Sana kahve yapıcam' demez mi.. Hmmm. Buluşma yerine piknik tüpü getirip cezveye iki fincan su katıp iki çay kaşığı kahve ile karıştırmayı kastetmediğine göre... Ulan kız kendini eve davet ettiriyordu! Ohaa, beyefendilik meyvelerini vermeye başlamıştı. (Yeni taktik artık bu)
Bir akşamüzeri hanımefendi ile buluştuk, tabi ben yine eve gelmesinden anlam devşirmiyorum. Neticede ilk buluşmada modern dünya ve elitist yaşam üzerine tiradlar attığımdan hala sükunetimi muhafaza ediyorum. Kahveler içildi, muhabbetler edildi, hafif yakınlaşmalardan sonra baktım hatunun gözler yatakodasına doğru kayıyor. Eh, misafire hizmette kusur etmemek adettir bizde. Tatlı bi önsevişmeden sonra sıra ana eyleme geldi ve içimden 'Acaba bakire midir, sorayım mı, bi edepsizlik etmiş olur muyum, yoksa gidişatı bozmayayım mı?' derken kendimi içerde buluverdim üzerinize afiyet. Fakat tavır ve hareketlerden hanımefendinin ilki olduğum aşikar. Sevişme sonrasında merakımı yenemeyerek sordum: Neden ben? Çünkü ilk buluşmamızda son ilişkisinin bi süre önce bittiğini, uzun ve yorucu bir ilişki olduğunu söylemişti. Yani sevgilisiyle yaşamadığı şeyi neden ikinici kere gördüğü bir adamla yaşamayı seçmişti bu kadın. O an gerçekten bir erkeğin duymaktan gurur duyacağı bir cümle ile cevap verdi soruma: 'Bunun seninle olmasını çok istedim, çok da mutluyum bunun için' dedi. Gerçekten bir kadında böyle yer etmek bunun kıymetini bilen bir erkek için çok değerlidir.
Ertesi gün akşama doğru mesajlarımla onu yalnız bırakmadım. Malum, 'alacağını aldı da beni unuttu' olmasın istedim. Çünkü her ten kıymetlidir. Özellikle birileri size güvenip size mahremini açıyorsa, o insanı incitmek, kırmak olmaz. Nezaket ve zarafetle yaklaşmak gerekir. Gün içindeki mesajlarıma epey geç de olsa cevap geldi. Tabi bozulmadım değil. Hayır, ben o düşünceliliği gösterirken acaba kendisi neden beni umursamıyor, takıldım buna. Biraz yazıştık, günlük meselelerden bahsettik vs.
Sonra 'Ben yazmasam yazmıycaktın galiba' diye bi mesaj yazdım. 'Hayır, yazmıycaktım' dedi. Bi an şaka yaptığını düşündüm. Gülücük bekledim. Hatta gözkırpmalı emojiye bile razıydım o an. Ama derin bi sessizlikten sonra 'Ciddi misin?' diyebildim ancak. 'Êvet, çünkü seninle bir daha görüşmeyi düşünmüyordum' dedi. Beynim sıvı faza geçip burnumdan akıyor gibi hissettim o an. Uzunca bi süre ekrana baktıp ne yazacağımı düşündükten sonra 'Neden peki?' diyebildim. Gelen cevap en az seviştikten sonra söylediği kadar çarpıcıydı: 'Bunu birisiyle yaşamam gerekiyordu. Sevgili dediğim kişiyle bunu yaşarsam benim için o kişinin bi önemi olacaktı. Halbuki ben bunu yaşayıp unutmak istedim. O yüzden de bir daha görmeyeceğim birisiyle olsun istedim'
Sanırım 30-35 kere okumuştum mesajı. Benim erkek aklım 'iyi de madem bu kadar güzel hissettiyse neden bi daha görmek istemiyor ki' diye basit sarmallarda patinaj çekerken kadınların sinsi derinlikli evrenine bir kere daha merhaba dedim. Bekareti 'kurtulacak' bir hastalık gibi görmesine değinmeyeceğim. O başka bir yazının konusu.
Ama çabuk toparladım tabi. Bu olay bende yeni ufuklar açtı. Artık yeni bir meslek icra ediyorum. Slogan bile buldum: "itinayla bekaretiniz bozulur." Her şeyde bi hayır var demek.. Ekgib olma G. Sayende kariyerime bir altın bilezik daha ekledim.
ALINTIDIR