+2
-Ne, ne diyorsun sen?
-Stefan Gerard ismi sana tanıdık geliyor mu?
-Evet şu uyuşturucu kaçakçısı mı, Panama Katili öyle değil mi tanıyorum niye ki?
-Son yılımda benim hücre arkadaşımdı. Hapishaneden onun sayesinde kurtuldum. Silahlı adamları hapishaneyi bastı ve bizi oradan çıkardılar. Hazine meselesindende haberdardı. Hapisten zor da olsa kaçmayı başardık. Arabayla oradan uzaklaşırken bana hazineyi ne zaman bulacağımı sordu ve arabayı durdurtup beni yere fırlattı. Eğer ki hazineyi 3 ay içinde bulup yarısını teslim etmezsem beni bulup ölümden beter edeceğini söyledi. Sonra da gitmeme izin verdi ve işte burdayım.
-Bu hiç iyi olmamış Nik.
-Niye gider kaldığımız yerden devam ederiz ve...
-Kaldığımız yerden mi? Nik kaldığımız yer falan yok. Hector ve ben kaçtıktan sonra, Hector Samuel Bellamy katedralinin çevresindeki tüm arazileri satın aldı. Haftalarca didik didik aradı. Salak herif tek bir çömlek bile bulamadı. Hazine orada değil.
Niklaus bunun üzerine iç cebinden çıkardığı kağıdı bana doğru uzattı.
-Bu da ne?
Resime dikkatlice baktığımda 15 sene önce bulduğumuz haç vardı.
-iyide Nik biz bu haçı bulmuştuk zaten.
-Emin misin? Çünkü bizim bulduğumuz hasarlı ve boştu hatırlarsan.
-Hasgibtir bu hala sağlam. Bu korsan birden fazla haç yapmış.
-Evet yani demekki bulduğumuz o haçta olmayan şey...
-Hala bunun içinde duruyor büyük ihtimalle.
-Nerde peki bu?
-Bu nadide parça 3 gün sonra Rossi Malikanesinde açık arttırmaya çıkacak.
-Pekala çok iyi korunan özel bir karaborsa müzayedesine davetiye almayı nasıl düşünüyorsun?
-Şey.. eee... bir davetiyeye ihtiyacımız yok desem mesela.
-Peki bu lanet şeyi alacak parayı nerden bulacaksın? Evime 2. ipoteği koydursam bile paramız ona yetmez. Ama, evet sen onu ordan çalacaksın değil mi?
-Hayır..
ikimiz çalıcaz..